Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/968 E. 2018/8256 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/968
KARAR NO : 2018/8256
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemi ile kazalıya ait kaçırılıp satılan … plakalı aracın bedeli istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacıların araç çalınmasından kaynaklanan maddi tazminat davasının HMK 114/1-c maddesi uyarınca iş mahkemesinin görevli olmaması nedeni ile HMK 115/2 maddesi gereği dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, davacı … dışındaki davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulünei davacı …’ın maddi tazminat talebinin reddine, davacıların manevi
tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgilerden, davalı … 4. Bölge Müdürlüğü 44. Şube Şefliği Bakımevi ünvanlı işyerinde bina bakım görevlisi olarak çalışan, iki günde bir geceleri görevli olan ve bu sırada da yolda meydana gelen kaza veya diğer olumsuz durumları Kırıkkale’deki merkeze bildiren müteveffa kazalı, bine ve mal bakım görevlisi olarak (16:00-08:00 saatleri arasında) daha önceen tanıdığı araç alım satımı ve para alışverişi yaptığı arkadaşı ile aralarında alacak meselesi konusunda sorun oluştuğu, davalı …’nin davacılar murisinin iş yerine gittiği, aralarında çıkan tartışma sonucunda davalı …’nin davacılar murisini kasten öldürdüğü, olaya ilişkin yapılan ceza yargılamasında cezalandırıldığı, verilen haksız tahrik indirimi uygulanarak verilen cezanın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren; Çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede, risklerden kaçınmak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, risk değerlendirmesi yapmak, yaptırmak, teknik gelişmelere uyum göstermek, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek, mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi verilmek dahil her türlü tedbiri almak, gerekli araç ve gereçleri sağlamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmek ve mevcut iş yerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak, diğer bir deyişle işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
Davacılar murisinin ölümünün iş kazası olduğu yönü tartışma konusu değildir. Ne var ki bir olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi, işverenin her durumda bu kazadan sorumlu tutulmasını gerektirmez. İş kazası nedeniyle işverenin sorumlu olması için, işverenin iş güvenliği önlemlerini alma ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranışı veya ihmal göstermesi sonucu kaza meydana gelmiş olmalıdır. Diğer bir deyişle, işverenin iş kazasından sorumlu tutulması için kusurunun kanıtlanmış olması gerekir. Özel bir düzenleme söz konusu olmadıkça asıl olan kusur sorumluluğudur. İşverenin kusurlu eylemi ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı yoksa işverenin sorumluluğundan söz edilemez.
Kusur sorumluluğunda ise 3 halde illiyet bağı kesilebilir. Bunlar, mücbir neden, zarar görenin ve 3. kişinin ağır kusurudur. Öğretide illiyet bağını kesen nedenlerin bütün sorumluluk halleri için geçerli olduğu vurgulanmaktadır. Kusurlu olmadığı halde işvereni, meydana gelen zarardan sorumlu tutmak adalet ve hakkaniyet duygularını incitir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.3.1987 tarih ve 1986/9 – 722 Esas, 203 karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır.
İlliyet bağı sorumluluğun temel öğesidir. Zararla eylem arasında illiyet bağının mevcut olması, zararın eylemin bir neticesi olarak ortaya çıkması, yani eylem olmadan zararın meydana gelmeyeceğinin kesin olarak bilinmesidir. Hiçbir hukuk düzeni mantık yasalarına göre mevcut olmayan illiyeti yaratamaz. Mantık bakımından bu illiyete sonsuz zincir halinde neticeler bağlanabilir. Hukuki netice olarak zararın tazmin sorumluluğunun kabulü için, bir sebebe illi olarak bağlanan neticeler silsilesinin içinde hangi kesimin gerekli ve yeter olacağını belirlemek yine hukuk düzeninin görevidir.(Tandoğan, Mesuliyet,s.74) Yaşam deneyimlerine ve olayın akışına göre, bir zarar belli bir fiilin beklenen uygun sonucu ise, zarar ile fiil arasında nedensellik bağının bulunduğunun kabulü gerekir. Diğer bir deyişle; sorumluya yüklenen davranış veya olayın, zararlı sonucun zorunlu şartı olması gerekir.
Somut olayda, müteveffa ile davalı … arasında arkadaşlık olduğu, aralarının alacak verecek meselesi nedeniyle açıldığı, olay gecesi davalı …’in davacılar murisinin iş yerine geldiği, aralarında çıkan tartışma sonucu davalı …’in davacılar murisini silahla ateş etmek suretiyle öldürdüğü, olay gecesi davacılar murisinin bina ve mal bakıcısı pozisyonunda gece bekçisi olduğu düşünüldüğünde bina ve mal güvenliğini sağlaması gerekirken şahsen husumeti bulunan davalı … ile iş yerinde görüşüp tartışmaya girerek aksi yönde hareket ettiği, olayın 3. kişinin kasti hareketi sonucu gerçekleştiği, şu durumda 3. kişinin kasti hareketinin davalı … ile olay arsındaki illiyet bağını kestiği anlaşıldığından davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken müteselsilen sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı … Müdürlüğün yukarıda belirtilen hususları amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacılar murisinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacılara iadesine, 14/11/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Yerel Mahkemece davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna dair kurulan hüküm Dairemiz katılmadığımız çoğunluk görüşünce davalılardan … yönünden 3. Kişinin kasti hakereti sonucu illiyet bağının kesildiğinden bahis ile hüküm bozulmuş ise de, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanununun 77 . Maddesi ve ilgili mevzuat uyarınca davalı … Müdürlüğünün İş Sağlığı Güvenliğine ilişkin gerekli tedbirleri almadığı, iş yerindeki denetim ve gözetim görevini tam olarak yerine getirmediği anlaşıldığından davalı … Müdürlüğünün de sorumlu olduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun olan yerel mahkeme kararının onanması gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılamamaktayım.