Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/6631 E. 2019/945 K. 14.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6631
KARAR NO : 2019/945
KARAR TARİHİ : 14.02.2019

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı şirketin, 33.892.50 TL davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacı şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine, menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkemece, Davacı … Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. aleyhine … 2.İcra Dairesi’nin 2013/1805 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, davacı şirketin davalılara asıl alacak miktarından 27.392,50 TL, faize ilişkin kısımdan 3.000,00 TL, tahakkuk edecek icra vekalet ücretinden 3.500,00 TL olmak üzere toplam 33.892,50 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Dosya kapsamından; …1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1258 esas ve 2017/246 ilam sayılı dava dosyasında mütevaffa …’ın mirasçıları davacılar …, … ve … tarafından davalı … Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. aleyhine 30 TL maddi tazminatın tahsili için dava açıldığı; birleşen dava ile iş bu davacılara ek olarak …, …, …ve … tarafından aynı davalı aleyhine manevi tazminat talebinde bulunulduğu, hükme esas hesap raporunun 15.10.2012 tarihinde düzenlendiği, 02.01.2013’de davacı … için maddi tazminat miktarının 31563,91 TL olarak ıslah edildiği, taraf vekillerinin iş bu dosya vekilleri ile aynı olduğu, karar celsesinde davalı şirket vekilinin hazır bulunarak hükmün tefhim edildiği, şirket hakkında açılan maddi ve manevi tazminat istemli davanın kısmen kabul edilerek 31563,00 TL maddi ve 75000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın 30.04.2013 tarihli olduğu, davacı mirasçılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanarak kararın aynı yıl kesinleştiği; iş bu dosya kapsamında ise 1.Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyanın yargılaması sırasında davalıların talebi üzerine hüküm altına alınacak tazminat miktarından düşülmek şart ve taahhüdü ile toplam 27392,50 TL’nin makbuz karşılığında davalılara ödendiğinin iddia edildiği, ancak davalıların bu miktarı düşmeden anılan ilamı … 2.İcra Müdürlüğü’nün 2013/180 esas sayılı dosyası ile icraya koyarak 139920,87 TL üzerinden takip başlattıklarının belirtildiği, bu bağlamda davacı şirket aleyhine başlatılan icra takibinde asıl alacak miktarından 27392,50 TL, faize ilişkin kısımdan 3000,00 TL, tahakkuk edecek icra vekalet ücretinden 3500,00 TL olmak üzere toplam 33892,50 TL kadar davacı şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, …1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1258 esas ve 2017/246 ilam sayılı kararının iş bu dava için kesin hüküm niteliğinde olup olmadığına ilişkindir.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 237.maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114/1-i. maddesi uyarınca; dava konusu uyuşmazlık hakkında bir kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Kesin hükmün bulunması olumsuz dava şartıdır. Bu nedenledir ki kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.1991 gün ve 1991/5-215-342 E., K. sayılı ilamı; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, yıl: 2001, C. V, s. 4980 vd.).Hemen belirtilmelidir ki kesin hüküm, şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm olmak üzere ikiye ayrılır. Şekli anlamda kesin hüküm, sözü edilen karara karşı artık bütün olağan yasa yollarının kapandığı anlamına gelir. Bazı son kararlar verildikleri anda kesindirler (Örneğin HUMK. m. 427; HMK. m. 361). Yasa yolu açık olan bir karar, yasa yoluna başvurma süresi geçmekle de kesinleşir. Öte yandan, temyiz yolu açık olan bir karar temyiz edilip sonuçta onanmış ve karar düzeltme süresi geçirilmişse, ya da karar düzeltme yoluna gidilip de bu istem reddedilmişse veyahut yasa yoluna başvurmaktan feragat edilmişse verilen hüküm şekli anlamda kesinleşir. Bir hüküm bir kere şekli anlamda kesinleşirse, artık bu hükme karşı, olağan yasa yollarına başvurulamaz. Bir kararın maddi anlamda kesinleşmesi için öncelikle şekli anlamda kesinleşmesi gerekir.
Maddi anlamda kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir. Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir. 6100 sayılı HMK’nun 303/1.maddesi de, “Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde benzer bir tanımı içermektedir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/21-30 E. 2003/57 K.; 23.02.2005 gün ve 2005/21-66 E. 2005/93 K.; 03.03.2010 gün ve 2010/11-75 E. 2010/121 K.; 08.12.2010 gün ve 2010/1-602 E. 2010/643 K.; 02.11.2011 gün ve 2011/2-561 E. 2011/668 K. sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır. Mahkemeler, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdırlar; aynı davayı bir daha (yeniden) inceleyemezler ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Baki Kuru, a.ge., C. V, s. 5051- 5053).Bu açıklamalar ışığında dava konusu olayın irdelenmesinde; … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1258 esas ve 2017/246 ilam sayılı dava dosyasında hükme esas hesap raporunun 15.10.2012 tarihinde düzenlendiği, 02.01.2013’de davacı … için maddi tazminat miktarının 31563,91 TL olarak ıslah edildiği, dava dosyalarında mevcut taraf vekillerinin aynı olduğu, karar celsesinde şirket vekilinin hazır bulunarak hükmün tefhim edildiği, kararın 30.04.2013 tarihli olduğu, davacı mirasçılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanarak kararın kesinleştiği, ödeme yapıldığı iddia edilen dönemin ise 02.04.2012-12.09.2012 tarihlerine ilişkin olduğu, ancak bu tarihler sonrasında alınan hesap raporu ve akabinde yapılan ıslah işlemi dahil şirket tarafından ödeme iddiasının dile getirilmediği, hükmün de şirket tarafından temyiz edilmediği, bu bağlamda davacıların maddi ve manevi tazminat miktarlarının tartışılarak taraflar yönünden kesinleştiği açıktır. Neticeten kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 14.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.