Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/6168 E. 2018/9674 K. 25.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6168
KARAR NO : 2018/9674
KARAR TARİHİ : 25.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazası niteliğinde tek taraflı trafik kazası sonucu sigortalının vefatı nedeniyle eşinin ve çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, 11/04/2012 tarihinde gerçekleşen ve sigortalının vefatıyla sonuçlanan zararlandırıcı olayın SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından iş kazası olarak tespit edildiği, olay yeri kaza tespit tutanağında kazanın, sigortalının aracın hızını dönemeç, tepe üstüne yaklaşırken azaltmamış olması nedeniyle gerçekleştiğinin belirtildiği, dosya içerisinde yer alan bozmadan önce dosya kapsamına giren bilirkişi kusur raporlarında sigortalının %100 kusurlu olduğunun belitildiği, davacı vekilinin iddia ve itirazlarının müteveffanın olay tarihinde kullanımına tahsis edilmiş olan aracın arka iki lastiğin yıpranmış olduğu noktasında toplandığı, nitekim bu araca ilişkin dosyaya ibraz edilen servis fişinde de aracın iki arka lastiğinin değişmesi gerektiğinin açıkça belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin 21/05/2015 tarihli ilk kararıyla davanın reddine karar verildiği, Dairemizin 15/02/2016 tarih ve 2015/21770 Esas ve 2016/1862 Karar sayılı ilamında zararlandırıcı olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşullar göz önünde tutularak konusunda uzman iş güvenliği ve trafik uzmanlarından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine dosyanın incelettirilerek tarafların kusur ve sorumluluklarının belirlenmesi ve davacı tarafın itirazlarını karşılar mahiyette, sonuca gidilmesi gerektiğine işaretle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Oysaki somut olayda bozmadan sonra bilirkişi heyetinden alınan 26/04/2017 tarihli kusur raporunda aracın tekerleklerinin değişmesi gerektiği yönündeki araç servisinin tespitine karşı davalı tarafın aracın tekerleklerinin kazadan önce değiştiğini usulünce ispat edememiş olmasına karşın; bilirkişi heyetince tekerleklerin kaza anındaki mevcut durumlarının tespit edilemediği gerekçe gösterilerek bozmadan önceki raporlara iştirakle kazalının %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte olan İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur. Bunun yanında iş kazası iddiasına dayanan tazminat davalarında hüküm altına alınacak tazminat miktarlarına etkisi bakımından tarafların kusurunun aidiyeti ve oranının hiç kuşkuya yer açmayacak biçimde ortaya konulması gerekir.Öte yandan 6100 sayılı HMK’nun 282.maddesinde Hâkimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği açıktır.
O halde yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davalı işverenin kazanın gerçekleştiği aracın yıpranan lastiklerinin değiştirildiğini usulüne uygun ispat edememiş olması nedeniyle, konusunda uzman iş güvenliği ve trafik uzmanlarından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetince bu husus değerlendirilerek dosyanın incelettirilmesi ve işverenin kusurlu olduğunun gözetilmesi, tarafların kusur ve sorumluluklarının buna göre belirlenmesi gerekirken, bozma kararı içeriğine uygun düşmeyen kusur raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.