Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/5550 E. 2018/8376 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5550
KARAR NO : 2018/8376
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının iş kazası sonucu %66,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı ve iş kazasının meydana gelişinde sigortalının %20, davalının ise %80 oranında kusurlu oldukları, aynı iş kazası ve sürekli iş göremezlik oranından kaynaklanan ve Kurum’ca aynı davalı aleyhine açılan …1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı rücu dava dosyasında, kazalı sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinden dolayı 128.382,46 TL ve ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinden dolayı 9.754,78 TL’nin işverenden alınarak Kurum’a ödenmesine karar verildiği, Kurum tarafından davacıya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değerinin başta 160.478,08 TL olduğu, sonrasında davacıya maluliyet aylığı bağlanması nedeniyle davacıya bağlanan gelirin yarıya indirilmesi nedeniyle ilk peşin sermaye değerinin 82.609,88 TL’ye düştüğü, gelirin yarıya düşmesine kadar davacıya 6.908,39 TL fiili ödeme yapıldığı, yerel mahkemenin 09/09/2014 tarihli ilk karara esas olan bilirkişi hesap raporunda 82.609,88 TL ilk peşin sermaye değeri ve 6.908,39 TL fiili ödeme toplamı 89.518,27 TL’nin hesaplanan zarar tutarından tamamen tenzil edildiği, geçici iş göremezlik ödeneğinin ise tenzil edilmediği, anılan kararın Dairemizin 19/01/2016 tarih ve 2015/19682 Esas, 2016/210 Karar sayılı kararı ile peşin sermaye değerinin tamamının düşülerek sonuca gidilmesinin hatalı olması nedeniyle bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile geçici iş göremezlik ödeneği miktarının rücu edilebilecek kısmının, bilirkişi hesap raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince bozma ilamında uyulmasından sonra alınan 26/01/2017 tarihli ek hesap raporunda 89.518,27 TL’nin davalı işverenin kusuruna isabet eden miktarının hesaplanan maddi zarar tutarından indirildiği, geçici iş göremezlik ödeneği konusunda ise bir tenzilat yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu’nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Öteyandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, 6098 sayılı TBK’nun 55’inci madesindeki düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil ettiği dikkate alındığında, her ne kadar tazminat davasının sonuçlandırılması için rücu dava dosyasının sonucunun beklenilmesi gerekmese de somut olayda Kurumca davalı işverene rücu edilebilecek miktarın kesin olarak ortaya çıktığının anlaşılması karşısında, …1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı rücu dava dosyasında davalı işveren aleyhine hüküm altına alınan peşin sermaye değerinden kaynaklı 128.382,46 TL ile geçici iş göremezlik ödeneğinden kaynaklı 9.754,78 TL’nin 07/04/2014 tarihli bilirkişi hesap raporunda belirlenen 322.288,13 TL’den indirilerek sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik indirim yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.