Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/542 E. 2018/8377 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/542
KARAR NO : 2018/8377
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat istemlerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı tarfın temyiz dilekçesi ile birlikte 18/04/2008 tarihli sulh, feragat ve ibra başlıklı noterde düzenlenmiş belge ve eklerinin ibraz edildiği, sulh, feragat ve ibra başlıklı belge içeriğinden davalı şirket tarafından 01/11/2007 tarihli iş kazası nedeniyle davacıların maddi ve manevi zararlarına karşılık olmak üzere toplamda 75.000,00 TL bedelli 5 adet çek verildiği, davacıların … Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben verdikleri 18/04/2008 havale tarihli dilekçede tüm maddi ve manevi zararlarının davalı şirket tarafından giderildiğini beyan ettikleri, aşamalarda davacılar vekili tarafından 75.000,00 TL’nin defin gideri ve maddi tazminat kapsamında ödendiği yönünde beyanda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bir hususun varlığı veya yokluğu, mahkemenin davayı esası bakımından inceleyip, karara bağlamasına engel teşkil ediyorsa, dava şartı söz konusudur. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu kuşkusuzdur. Dava hakkının varlığının ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi doğrudan hakime verilmiş ödevlerdendir. Buna göre hakim, önceden ileri sürülmemiş olsa bile yargılamanın her aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir.
Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, cevap süresinden sonra sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından da söz edilemeyecektir. Sonuç itibariyle; yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda, borcu itfa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde, dava sonuçlanıp kesinleşmemiş ise, ibraz edilen ve borcu söndüren yazılı belgenin dikkate alınması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.07.2007 gün 2007/13-453Esas ve 2007/453Karar ve 19.03.2014 gün 2013/19-557Esas, 2014/379Karar sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Somut olayda; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesi ile ibraz edilen 18/04/2008 tarihli sulh, feragat ve ibra başlıklı belge ve eklerinin davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıdığı, mahkeme tarafından dava konusu manevi tazminat istemleri hakkında anılan belgelerin incelenip değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Yapılacak iş, davacıların manevi tazminat istemleri açısından, yukarıda bahsedilen belgeleri manevi tazminatın bölünemeyeceği ilkesini göz önünde bulundurarak değerlendirmek ve oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
19/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.