Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/541 E. 2018/8461 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/541
KARAR NO : 2018/8461
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 197.082.21 maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmımş ve duruşma için 29.11.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat … geldi. Davacı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve eksikliğin ikmali açısından geri çevrilmesine karar verilen dava dosyası yeniden Dairemize gelmiş ve esasa kaydedilmiş olmakla dosya üzerinde yeniden yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz kapsamı ve nedenlerine göre ve özellikle maddi tazminatın hesabında esas alınması gereken bakiye ömür tespit tablosunun P.M.F.-1931 yaşam tablosu olması gerekirken Dairenin bu hususta yerleşik içtihadlara aykırı olacak şekilde TRH 2010 adlı başka bir tablo kullanılmasıaçık temyiz bulunmadığından, bozma nedeni olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 07/07/2013 tarihli iş kazası sonucu sigortalının vefatı nedeniyle davacı eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş lehine 87.732,19 TL maddi ve 50.000 TL manevi, davacı çocuk … lehine 9.350,02 TL maddi ve 25.000 TL manevi , davacı çocuk Berkay’ın maddi tazminat isteminin reddi ile lehine 25.000 TL manevi tazminatın iş kazası tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, sigortalının davalı şirket tarafından işletilen işyerinde üst derece olarak tabir edilen dökümden çıkan kalıbı vinçle havaya kaldırdığı, yan tarafından hava vererek temizlediği sırada, aniden vincin kancasına bağlı olan sapanın koptuğu, yaklaşık 5 ton ağırlığındaki kalıbın kazalının üstüne düştüğü, bu düşme sonucu maktulün yaralandığı ve hayatını kaybettiği, olayın gerçekleşmesinde davalı işveren %70 kusurlu kabul edilirken, müteveffa sigortalının %30 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere gerek mülga 818 sayılı B.K.’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de; hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş lehine takdir edilen 50.000,00 TL ve davacı çocukların her biri lehine takdir edilen 25.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı az olduğu açıktır.
O halde mahkemece yapılacak iş davacı eş ve çocukların her biri lehine takdir edilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu dikkate alınarak hakkaniyete uygun manevi tazminat takdir etmekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 20/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.