Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/4938 E. 2019/152 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4938
KARAR NO : 2019/152
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Maddi tazminat hesabı yapılırken, bakiye ömrün tespitinde PMF-1931 yaşam tablosu yerine; yerleşik içtihatlara aykırı olacak şekilde TRH-2010 adlı başka bir tablo kullanılması, açık temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davacı vekili ile dahili davalı Zek-San İnş. Ltd. Şti. vekilinin sair itirazların reddine karar verilmiştir.
Dava, iş kazası maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre 30/11/2006 tarihli olayın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, %34,2 sürekli iş göremezlik oranın tespiti ile Kurum tarafından iş kazası gelirinin bağlandığı; davacı işçinin %30 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı Et-Balık Kurumu yönünden, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine; 1.000,00TL maddi ve 25.000,00TL manevi tazminatın, davalılardan …, …Panel AŞ ile dahili davalılar … Ltd. Şti ve … Müh. Ltd. Şti.den müteselsilen tahsiline; ıslah dilekçesine konu edilen 34.727,06TL maddi tazminatın ise davalı … ve … Panel AŞ’den müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
3-Gerek 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesi, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile işçi ve duruma göre işçinin yakınları lehine vereceği tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu açıklamalar kapsamında davacı için hükmolunan 25.000,00TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
4-Dava açılırken …-… İnş. Ltd. Şti. ve … Mühendislik Ltd. Şti. aleyhine husumet yöneltilmediği, bu şirketler aleyhine dahili dava dilekçesi verildiği, Mahkeme tarafından dahili davalılar yönünden hüküm kurulduğu ve vekalet ücretinin değerlendirildiği anlaşılmaktadır.Türk Usul Hukuku Sisteminde, bazı istisnai haller dışında, “dâhili davalı” müessesesi bulunmamaktadır. Mahkemece, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebilir. İhtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu hallerde, bir dava açıldıktan sonra davalı tarafı değiştirmek ya da mevcut davalı taraf yanına bir başka davalı taraf ilave etmek, ıslah suretiyle dahi mümkün değildir. Sorumlu olanlardan biri hakkında dava açıldıktan sonra diğer bir sorumlunun davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması olanağı yoktur.Somut olayda, sorumlu olanlar arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, harcı yatırılarak usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan dahili davalılar lehine ve aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Bu kapsamdaki temyiz itirazı kabul edilmelidir ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine 15/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.