Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/4359 E. 2018/9353 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4359
KARAR NO : 2018/9353
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından iş kazası sonucu davacıda oluşan sürekli işgöremezlik oranının % 8,1 olduğu ve kazanın meydana gelişinde davacının % 20, davalının ise %80 oranında kusurlu oldukları, mahkemenin 05/05/2015 tarih ve 2013/360 Esas, 2015/128 Karar sayılı kararının Dairemiz’in 02/05/2016 tarih ve 2015/15025 Esas, 2016/7711 Karar sayılı ilamı ile davacı tarafından açılan hizmet tespiti davasının temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği dikkate alınmak suretiyle hesap yapılması gerektiği, ayrıca maddi tazminat hesabında davacıya Kurum tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin sorularak, davalı işverene rücu edilebilir kısmının hesaplanan maddi zarardan tenzil edilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyulduğu, yapılan araştırmada davacıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmediğinin anlaşılmasından sonra yukarıda açıklandığı gibi maddi tazminat isteminin ilk karardaki gibi kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/03/2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Öte yandan usuli kazanılmış hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Somut olayda, Dairemiz’in yukarıda esas ve karar numarası belirtilen bozma ilamına uyulmakla, davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle, davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı gözetmek, bilinen (iskontosuz) dönemin başlangıç ve bitiş tarihlerini aynen hükme esas alınan bilirkişi hesap raporundaki tarihlere göre belirlemek, davacının işyerindeki çalışmasının mevsimlik çalışma olduğu ve yıl içinde çalıştığı sürelerin taraflar arasında görülen ve kesinleşen hizmet tespiti davasında belirlendiğini dikkate almak ve maddi zararı buna göre yeniden hesaplatmak gerekirken, davacının yılın tamamında çalıştığı varsayımından hareketle hesaplama yapan bilirkişi hesap raporuna itibar edilip uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereği yerine getirilmeden karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.