Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/3954 E. 2019/211 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3954
KARAR NO : 2019/211
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre, temyiz talebinde bulunan davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Dava, iş kazası maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Mahkemece, Dairemizin 12/12/2016 tarih ve 2016/1980 Esas ve 2016/14954 Karar sayılı ilamına karşı “uyma” kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde 178.340,57 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, 02/12/2006 tarihli olayın SGK Başkanlığı tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, yargılama aşamasında alınan raporlara göre iş kazası nedeniyle davacı işçinin %66 oranında sürekli iş göremez olduğu, kaza olayının %100 kaçınılmazlıktan kaynaklandığı göz önünde tutularak nimet külfet dengesi gereğince %100 oranındaki kaçınılmazlığın %60’lık kısmından davalı işverenin sorumlu olduğu kabul edilerek yazıldığı gibi sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak takdir edeceği tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ) Bu açıklamalar doğrultusunda davacı lehine takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu açıktır.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,
17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.