Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/3321 E. 2018/8308 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3321
KARAR NO : 2018/8308
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 1. İş Mahkemesi

K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı şirkette işçi olarak çalışan davacının 24/02/2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu maluliyete uğradığını, işverenin tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 60,000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; iş kazasının davacı işçinin ihmali ve dalgınlığı sonucu meydana geldiğini, işveren olarak her türlü iş güvenliği önlemlerinin alındığını, davacının kusuru ve dikkatsizliği sonucu kazanın meydana geldiğini, istenilen tazminatların da fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“…Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
50.346,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24/02/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, ..”
GEREKÇE
“…Davacıya ait … dosyası ve … kayıtları celp edilip incelenmiş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, taraf tanığı dinlenmiş, dosyada iş güvenliği konusunda uzman bilirkişiden ve hesap bilirkişisinden rapor alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Davacının istemi iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağına yöneliktir.
Davacı davasının 17/10/2016 tarihinde ıslah etmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı 2007/4002 Soruşturma, 2007/2642 Karar, 08/03/2007 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar dosyasında, 24/02/2007 tarihinde davalı şirkette çalışan davacının iş kazası sonucu yaralandığı, ancak davacının şikayetçi olmaması nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
… 2. İş Mahkemesinin 27/10/2014 tarih, 2014/624 Esas, 2014/678 Karar sayılı dosyada, davacı tarafından davalı iş yeri aleyhine açılan alacak davasında kıdem tazminatı alınmasına karar verildiği, verilen bu kararın 26/12/2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından ayrı ayrı düzenlenen 14/07/2014 ve 18/04/2014 tarihli raporda, iş kazasının oluşumunda, davalı şirketin %60 oranında, kazalı işçi …’nın %40 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Davacı işçinin, 24/2/2007 tarihinde davalı iş yerinde çalışırken kullanmış olduğu plastik tokmakla plastik profilin mukavemetini denediği sırada malzemenin üzerinden kırılan parçanını gözüne gelmesi sonucunda iş kazası meydana gelmiştir. Bu kaza sonucunda davacı işçinin olayda %21,20 oranında malul olduğu ve kendisine … tarafından maaş bağlandığı anlaşılmaktadır.
Yapılan inceleme ve kusur yönünden alınan raporlara göre davacı işçinin olayda dikkatli ve tedbirli olmaması ve koruyucu gözlük kullanmaması, dikkatsiz ve tedbirsiz çalışması nedeniyle % 40 kusurlu olduğu yönündeki raporlar hükme esas alınmış ve bu raporlar doğrultusunda iş verenin %60 kusuruna göre hesaplama yapılmıştır.
… Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin meslekte kazanma gücü kaybı oranı (sürekli iş göremezlik derecesi) tespitine ilişkin 13/02/2015 tarih ve 4152 sayılı sağlık kurulu kararında, malul kazalı …’nın sürekli iş göremezlik derecesinin %21,20 olduğu, yardıma muhtaç olmadığı, kontrolünün gerekmediğinin belirtildiği görülmüştür.
… Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 11/04/2016 tarih ve 7266 karar sayılı raporunda, 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre E cetveline göre %21,20 oranında malul kalmıştır.
Dosya hesap bilirkişisine verilmiş, bilirkişi … 14/10/2016 tarihli raporu ve 12/07/2016 tarihli ek raporunda, işçinin % 21,20 maluliyet oranına göre % 40 işçinin kusuru dikkate alınarak maddi zararının 50.346,96 TL olduğunu belirtmiş, bu raporlardan 12/07/2016 tarihli 2. Ek rapor mahkememizce hükme esas alınmış. Davacı işçinin kesinleşen alacak dosyasından anlaşıldığı üzere, asgari ücretin %40 fazlası geliri olmakla buna göre yapılan hesaplama sonucunda; 12/07/2016 tarihli 2. Ek raporda belirtilen tazminat miktarı üzerinden karar verilmiştir.
Olay tarihinden yeterli güvenlik önlemi alınmaması, iş güvenliği eğitimlerinin verilmemesi nedeni ile 24/02/2007 tarihinde kazaya uğrayan davacının % 21,20 maluliyeti dikkate alınarak ve olayda işverenin % 60 kusuruna göre hesaplanan ve hükme esas alınan 12/07/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 50.346,00 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.
Davacı aynı zamanda manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Manevi tazminat olay nedeni ile oranla zarar sonucu duyulan acı ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi amacına yönelik olup, haksız zenginleşmeye neden olmayacak hakkaniyete uygun bir miktarda takdir edilebilmelidir. Bu anlayış içerisinde olayın oluş şekli, kusur oranlarını, % 21,20 maluliyet oranına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücü, 26.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı içtihadı birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve mesafe kurallarına göre davacı lehine 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“… HMK’nın 353-(1) b)2 maddesi gereğince;
A)Davalı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile … 1. İş Mahkemesinin 2012/225E.- 2016/1223 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
50.346,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,… ”
GEREKÇE
“..24/02/2007 tarihinde davacının geçirdiği kazanın … tarafından yapılan denetim raporundan da anlaşılacağı üzere iş kazası olduğu, davalı işveren %80, davacı işçinin ise %20 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
… Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından hazırlanan inceleme raporunda işverenin denetim ve gözetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Dosyada bilirkişi heyetinden aldırılan 18/04/2014 ve 14/07/2014 tarihli kusur raporlarında davacı işçi %40, davalı işveren ise %60 kusurlu bulunmuştur. Bilirkişi raporunda taraflarca ileri sürülen kusura ilişkin istinaf nedenleri, uyarı levhası bulunup bulunmadığı, koruyucu malzemenin verilip kullanımının sağlanıp sağlanmadığı, savcılık soruşturma dosyası da değerlendirilerek rapor hazırlanmıştır. Rapor denetime elverişli ve kazanın oluşuna uygun bulunmuştur. … tarafından hazırlanan denetim raporunda kusur dağılımı yapılırken sadece mevzuat açıklaması yapılıp somut gerekçeler ortaya konmamıştır. Dosyada aldırılan iki kusur raporu da birbirini teyit etmektedir. Kaldı ki savcılık soruşturma dosyasında yanıltıcı beyanda bulunan bizzat davacının kendisidir.
Sağlık Kurulu ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporu ile iş kazası nedeniyle davacının maluliyeti %21,2 olarak belirlenmiştir.
Hesap raporuna yapılan itirazlar üzerine dosyada ek raporlar alınmış ek rapor ile davacının sürekli iş göremezlik zararı 49.698,21 TL, geçici iş göremezlik zararı 648,75 TL ve toplam maddi zararı 50.346,96 TL olarak belirlenmiştir.
Manevi tazminat zenginleşme veya fakirleştirme aracı olmayıp oluşan maluliyet ve yaşanan kaza nedeniyle duyulan elem ve ızdırabın bir nebze olsa da giderilmesi amacını taşımaktadır. Dava konusu kaza 2007 yılında meydana gelmiş olup kaza tarihi, kazadaki kusur durumu, davacının tedavi süreci ve oluşan maluliyeti ve tazminatın genel ilkeleri dikkate alındığında hüküm altına alınan 30.000,00 TL manevi tazminat yüksek olup 10.000,00 TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ile davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin reddi ile davalı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353-(1) b) 2 maddesi gereğince kabulü ile mahkeme kararının düzeltilerek yeniden esas hakkın da karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”
1) Davacı Temyiz Nedenleri;
İlk derece mahkemesinin 30000 TL manevi tazminata hükmetmesine rağmen istinaf mahkemesinin miktarı hatalı şekilde 10000 TL’ye düşürdüğü,
30000 TL manevi tazminatın az bulunarak istinaf yoluna başvurulduğu,
kazanın işverenin bilinçli taksir düzeyindeki ağır kusuru neticesinde oluştuğu,
… Teftişinde işverenin % 100 oranında kusurlu bulunduğu,
ceza dosyasında işverenin asli kusurlu kabul edildiği,
davacının sağ gözü ile göremediği,
davacının maluliyet oranı ile manevi tazminat miktarının örtüşmediğini belirtmiştir.
2) Davalı Temyiz Nedenleri;
kazanın davacının dikkatsizliği ile oluştuğu, kendilerine atfedilen kusur oranının hatalı olduğu,
davacının iş güvenliği konusunda amirleri tarafından periyodik olarak yazılı ve şifahi olarak uyarıldığı,
davacıya tedavi dönemlerini kapsar şekilde kıdem tazminatının ödendiği,
12.07.2016 tarihli hesap raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediği,
davacının kazaya sebep işi kendisine görev verilmeden, talimat olmadan üstlendiği,
bilirkişi raporunda kaçınılmazlık ilkesi üzerinde durulmadığı,
hükmedilen 10000 TL manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, 24.02.2007 tarihli iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, 30.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verildiği; istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının 24.02.2007 tarihinde iş kazası geçirdiği ve maluliyet oranının % 21,20 olarak belirlendiği, ayrıca davacının iş kazasının gerçekleşmesinde % 40 oranında birleşen kusurunun bulunduğu tespit edilmiştir.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı lehine takdir edilen 10000 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine15.11.2018 gününde karar verildi.