Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/2915 E. 2018/8456 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2915
KARAR NO : 2018/8456
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

K A R A R
A)Davacı İstemi:
Davacı, 01/06/2004-01/07/2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile bu tarihler arasındaki prim borçlarının 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılmasını ve 01/10/2011 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
B)Davalı Cevabı:
6111 sayılı Kanundan yararlanmak için hak düşürücü süre öngörüldüğü ve bu sürenin geçmiş olduğu yönünde itirazda bulunmakla, davacının belirtmiş olduğu tarihler arasında zaten … Bağ no ile Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili bulunduğunu, bu tespit talebi bakımından davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının aksine kurum işlemlerinin iptal edilmesini istediğini, ancak dava dilekçesinde de ikrar edilidği gibi tarım Bağ-Kur sigortalılığı için zaten kendisinin bizzat 04/07/2011 tarihinde müracaat edip geriye dönük olarak tevkifat nedeniyle tarım sigortalılığının başlatılması talep ettiğini, çifte sigortalılığa cevaz veren bir hüküm bulunmadığından dolayı kurumca tarım sigortalılığının söz konusu olduğu döneme ilişkin Ssk günlerinin iptaline ilişkin mevzuata aykırılık olmadığını, davacının Ssk ve Bağ-Kur emekli maaşları arasındaki farktan dolayı Kurum işlemlerinin iptalini istediğini, işlemlerin yasalara uygun olduğunu, davacının yaşlılık aylığı bağlanması şartlarını da haiz olmadığını ve yaşlılık aylığı talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmekte, açıklanan nedenlerle, davacı tarafından müvekkil Kurum aleyhinde açılmış olan haksız ve yersiz davanın, yasal dayanağının bulunmaması nedeni ile reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
İlk Derece Mahkemesince “Davacının dava konusu dönemi kapsa şekilde … Ziraat Odasında kaydının bulunduğu ve … Fabrikalarına teslim ettiği ürün bedellerinden 2004-2011 tarihleri arasında tevkifat yapıldığı ve tarım desteklemelerinden yararlandığı açıkça anlaşılmaktadır.
Ürün bedellerinden yapılan tevkifata göre 1.6.2004 tarihinden itibaren davacının 2926 sayılı yasaya göre zorunlu sigortalılığı başlatılmış olup, davacının SSK kapsamında zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başladığı 1.12.2008 tarihi itibariyle 5510 sayılı Kanunun 53.maddesine göre tarım Bağ-Kur sigortalılığının sonlandırılması ve bu tarihten itibaren 4/1-a kapsamındaki sigortalılığının devam ettirilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca davacının 1.6.2004 – 1.12.2008 tarihleri arasında 4/1-b kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçerli sayılması gerekmekte ise de yargılama devam ederken yürürlüğe giren 6645 sayılı yasanın 56.maddesi ile 5510 sayılı yasaya eklenen geçici 63.maddesi ile yapılan düzenlemeye göre, kuruma 12 ay ve daha fazla prim borcu bulunanların sigortalılıklarının en son prim ödemesinin karşıladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalılığının durdurulmasını, ancak, sigortalı ya da hak sahiplerinin daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği hükmünü getirmiş olup, … Sgk İl Müdürlüğünün 23.12.2015 tarih ve 6511278 sayılı yazılarında, 5510 sayılı Kanunun geçici 63.maddesine göre davacının tescil tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulduğu bildirilmiş olup, davacının 1.6.2004 – 1.12.2008 dönemi Tarım Bağ-Kur sigortalılığına ait primleri ödemediği ve ihya etmediği dosya içeriğinden anlaşılmakla, davacının bu dönemdeki tarım Bağ-Kur sigortalılığının primlerinin ödenmemesi ve hizmetlerinin ihya edilmemesi nedeni geçersiz sayılması ve bu dönemde zorunlu Tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile çakışan SSK isteğe bağlı sigortalılık süresine geçerlilik sağlanması ve Tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçersiz kabul edilmesi gerekmektedir.
Dosya içeriğinden davacının tahsis talebine rastlanılamamakla birlikte dava dilekçesi tahsis talebi olarak kabul edilerek ve davanın 15.6.2011 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde ise 1.10.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanıldığı talep edildiğinden talep doğrultusunda, davacının 25 yıldan fazla sigortalılık süresinin olduğu, 5.000 günden fazla prim ödemesinin bulunduğu, tahsis talep tarihinden geriye doğru son yedi yıllık fiili sigortalılığının 4/1-a kapsamında geçtiği ve 2829 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince mülga 506 sayılı Kanun kapsamında tahsis yapılması gerekmektedir. Mülga 506 sayılı Kanunun geçici 81/B-d.mmadesine göre 12.9.2011 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığı ve 47 yaşını ikmal ettiği 12.9.2011 tarihini takip eden aybaşı olan 1.10.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve aksi yöndeki kurum işleminin iptalinin gerektiği tespit edildiği” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/06/2004-01/07/2006 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine yönelik talebin reddine, 5510 sayılı yasanın geçici 63. Maddesi gereğince davacının 4/1-b (Tarım bağ-kur) sigortalılığının tescil tarihi olan 01/08/2007 tarihi itibarı ile durdurulması nedeni ile Tarım Bağ-kur sigortalılığının geçersiz kabul edilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 2926 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalılığı ile çakışan 01/07/2007 ve 01/12/2008 tarihleri arasındaki SSK isteğe bağlı prim ödemelerinin geçerli olduğunun tespitine, davacının 12/09/2011 tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının ve bu tarihi takip eden ay başı olan 01/10/2011 tarihinden itibaren 506 sayılı kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı Kurum vekili; davacının 6111 sayılı kanun hükümlerinden yararlanması gerektiğinin tespiti istemi hakkında karar verilmediği, davalı kurumun davanın açılmasına neden olmadığından aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesinin doğru olmadığı,davacının dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının bulunmadığını bildirerek istinaf yoluna başvurmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince;”Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekir.
Eldeki davada 6100 sayılı HMK‘nun 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık bakımından yapılan incelemede; davacının bir kısım taleplerinin kabulü ile birlikte 01.06.2004-01.07.2006 tarihleri arasında bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine yönelik talebinin reddine karar verildiği ve reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği, yargılama giderlerinin davacı ve davalı arasında paylaştırıldığı ve yine reddedilen kısım yönünden davacının harca mahkum edildiği, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususlarında uygulamanın doğru olduğu anlaşılmış ise de davanın kısmen kabul ve kısmen reddi hallerinde reddedilen kısımlar yönünden harca hükmedilemeyeceği gözetilmeden davacının harca mahkum edilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak “, Davanın KISMEN KABUL -KISMEN REDDİ ile;Davacının 01/06/2004-01/07/2006 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine yönelik talebin REDDİNE,
5510 sayılı yasanın geçici 63. Maddesi gereğince davacının 4/1-b (Tarım bağ-kur) sigortalılığının tescil tarihi olan 01/08/2007 tarihi itibarı ile durdurulması nedeni ile Tarım Bağ-kur sigortalılığının geçersiz kabul edilmesi gerektiğinin TESPİTİNE,
Davacının 2926 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalılığı ile çakışan 01/07/2007 ve 01/12/2008 tarihleri arasındaki SSK isteğe bağlı prim ödemelerinin geçerli olduğunun TESPİTİNE,
Davacının 12/09/2011 tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının ve bu tarihi takip eden ay başı olan 01/10/2011 tarihinden itibaren 506 sayılı kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin TESPİTİNE” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili özetle ; yerel Mahkeme tarafından kurulan hükümle davacının talepleri arasında uyumsuzluk olduğunu, taleple bağlı kanlınmadığı, davalı Kurum tarafından da davanın açılmasına sebebiyet verilmediği bu ndenle Kurum aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/06/2004-28/06/2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı (5510 sayılı Yasa’nın 4/1-b bendi kapsamında) olarak kayıt ve tescil edildiği, ardından 5510 sayılı Yasa’nın geçici 63. maddesi uyarınca Tarım Bağ-Kur sigortalılığının 01/06/2004 tarihi itibariyle durdurulduğu, davacının 01/07/2006-01/12/2008 tarihleri arasında 840 gün 506 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalılığı, 01/01/1993-31/05/1995, 01/10/2008-30/11/2008 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılığı, 05/03/1984-05/09/1985 arasına yönelik 540 gün askerlik borçlanması, 19/10/1983-31/12/1992 arasında 1302 gün 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı ve 01/12/2008-31/03/2012 tarihleri arasında kesintisiz bir şekilde 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılığı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 62. maddesinde “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır…” hükmü bulunmakta olup 5510 sayılı Yasa’da benzer bir düzenlemeye 28.maddede yer verilmiştir. Buna göre; “…Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için 4.maddenin 1.fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları … şarttır”.
Öte yandan, kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre sonuçlandırılır.
Somut olayda, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı tescil tarihi olan 01/06/2004 tarihi itibariyle 5510 sayılı Yasa’nın geçici 63. maddesi uyarınca durdurulmuş olup, hükümde 01/08/2007 tarihi itibariyle durdurulduğunun belirtilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan davacı yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunmadığı gibi, 31/03/2012 tarihine kadar 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında çalışması bulunmakta olup 506 sayılı Yasa’nın 62. ve 5510 sayılı Yasa’nın 28. maddesinde belirtilen işten ayrılma ve yazılı istek şartlarını gerçekleştirmemiştir. Öte yandan, dava tarihi 15/06/2011 olup Mahkemece dava tarihinden sonraki bir tarih olan 01/10/2011 tarihinde davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davacının yaşlılık aylığına ilişkin talebinin reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi’nin kararı kaldırılarak harç yönünden kurulan hüküm yerinde ise de, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekirken, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASI gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.