Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/2895 E. 2018/8230 K. 13.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2895
KARAR NO : 2018/8230
KARAR TARİHİ : 13.11.2018

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 4. İş Mahkemesi

K A R A R
A)Davacı İstemi :
Dava, davacının davalı şirkete organik bağlı şirketler grubunda davalı olarak davaya dahil edilmeyen 6 ayrı şirkete ait işyerinde 01.01.1991-21.09.2007 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı kurum vekili; Hak düşürücü sürenin geçtiği, yazılı delil gerektiği ve resen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili; Davacının davalı şirket dışında 6 şirkette çalıştığını belirtip davacı şirket nezdinde çalıştığını bildirmediği, alcak dosyasında kurum tarafından gönderildiği belirtilen cevabi yazının davalı ile ilgisi olmadığı, aralarında hiç bir zaman hizmet akdi olmadığı, davacının taleplerinin hak düşürücü süreye uğradığını, öncelikle davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, talepleri kabul görmezse davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Mahkemece, “Davacı tarafın hizmet iddiasında bulunduğu en son tarihin 25/11/2007 olması karşısında 506 sayılı yasanın 79/8 maddesi uyarınca 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olan işbu davanın bu sebeple reddine,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
Davacı vekili; Davayı, hizmet tespiti amacıyla değil işçilik alacakları davasında çalıştığı netleşmediği için açtığını, davacının … Holding A.Ş. bünyesindeki bağlı şirketlerde çalışması nedeniyle hak düşürücü sürenni geçmediğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurdu.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
… Bölge Adliye Mahkemesi . H.D.’ nin 29.03.2017 tarihli kararı ile ” …Eldeki somut olayda; davalı holdinge bağlı altı ayrı şirkette geçtiği iddia edilen dönem 01/01/1991- 25/11/2007 arasıdır. Talep konusu dönemde davacının sigorta kaydı bulunmadığı, ayrıca yönetmelikte belirlenen belgelerin Kurum’a intikal etmediğinin belirgin bulunması karşısında dava hak düşürücü süre dolduktan sonra açılmış olduğundan, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.
E)Temyiz :
Davacı vekili; istinaf başvuru gerekçelerini tekrarla temyiz dilekçesi ekinde, davacının kimlik bilgileri ile verilen ve sig sicil no kısmında emeklilik sicil numarası olan 10839123 numarasının yazılı olduğu 05.07.1991 işe giriş 05.08.1991 varide tarihli 64325 sicil nolu … AŞ, 01.12.1992 işe giriş, 31.12.1992 varide tarihli … sicil nolu … AŞ, 01.08.1998 işe giriş tarihli … nolu … Gıda AŞ’ den verilen işe giriş bildirgeleri ile davalı kuruma hitaben … gıda.. AŞ tarafından davacının 01.02.2000 tarihinden itibaren …’ ne tabi olarak çalışmaya başladığı belirtili belgeleri sunduğu anlaşılmıştır.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 1990 yılı dahil dava dışı işyerlerinden SSK bildirimlerinin olduğu, 01.05.1985 tarihinden itibaren 506 s.k. 4/a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı aldığı, davacının kimlik bilgileri ile verilen ve sig sicil no kısmında emeklilik sicil numarası olan 10839123 numarasının yazılı olduğu 05.07.1991 işe giriş 05.08.1991 varide tarihli … sicil nolu … AŞ, 01.12.1992 işe giriş, 31.12.1992 varide tarihli … sicil nolu … AŞ, 01.08.1998 işe giriş tarihli 4177 nolu … Gıda AŞ’ den verilen işe giriş bildirgeleri ile davalı kuruma hitaben … gıda.. AŞ tarafından davacının 01.02.2000 tarihinden itibaren …’ ne tabi olarak çalışmaya başladığı belirtili belgelerin sunulduğu anlaşılmıştır.
01.01.2000 tarihi ile değişik 506 s.k. 63. maddesinin B-1-4. fıkrası gereğince, 01.01.2000 tarihi öncesinde yaşlılık aylığı almakta iken çalışanların aylıklarının kesileceği, bu tarihten sonrası için ise …’ ne tabi çalışma talebinde bulunmuşsa bu tarihten itibaren … kesilir ve bu sürelerin tespitine karar verilemez.
Somut olayda; davacının sunduğu işe giriş bildirgelerinin geçerli olup olmadığı, geçerli ise davalı şirket ile işe giriş bildirgelerinin verildiği şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, davacının hangi işyerinde ve hangi işveren nezdinde çalıştığı, çalıştığı süreler ve gerçek işverenin kim olduğu tereddüte mahal vermeyecek şekilde ortaya konulmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Yapılacak iş, davacının temyiz dilekçesine ekli olarak sunduğu işe giriş bildirgeleri ile kuruma başvuru belgesinin asıllarını davalı kurumdan istemek, davalı Holdingin kurulma tarihini ilgili ticaret sicil müdürlüğünden sormak, kurulma tarihinden öncesine ilişkin davalı … yönünden karar verilemeyeceğini dikkate almak, aralarında organik bağ olsa bile farklı işverenler yanında çalışılan sürelerin ancak o işverenden istenebileceği gözetilerek davacının dava dışı işverenler nezdinde çalıştığı tespit edildiği takdirde aralarında organik bağ bulunduğu anlaşılan dava dışı işveren/ işverenleri davaya dahil etmesi için davacıya önel vermek ve bu işverenin/ işverenlerin göstereceği delilleri toplamak suretiyle gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’ nın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra hak düşürücü süre ile 506 s.k. 63/B-1-4. fıkrası gözetilerek çalışmanın hangi işveren nezdinde, hangi sicil numaralı işyerinde ve hangi sürelerde geçtiğini de açıkça belirterek infaza elverişli şekilde karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.