Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2017/1723 E. 2018/7274 K. 11.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1723
KARAR NO : 2018/7274
KARAR TARİHİ : 11.10.2018

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

K A R A R
A) Davacının İstemi :
Davacı, 01/02/2012 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitine ve 01/02/2012-01/02/2015 tarihleri arasında alması gereken yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalının Cevabı :
Davalı Kurum vekili, davacının 01/02/2012 tarihinde emekli olmak hususunda Kuruma yaptığı bir başvurusunun bulunmadığını, Kurum tarafından yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
Mahkemece, “Toplanan deliller, davacı ve davalının iddia ve savunmaları,celp edilen kayıt ve belgeler,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacının 27.02.2011 tarihinde hizmet birleştirmesi yapılması için davalı kuruma başvurduğu ancak başvurusunun reddedildiği ve davacının 03.01.2012 tarihinde yazdığı ve …’ye 04. Ocak 2012 tarihinde verdiği ve kurum kayıtlarına 06.01.2012 arihinde geçen emeklilik başvuru dilekçesi dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının hizmet birleştirmesinden dolayı dilekçesi davalı kurum tarafından reddedildiği, ve davacı mahkememizin 2012/222 esas sayılı dava dosyası ile dava açtığı ve ve davacının 01/01/2009-28/02/2011 tarihleri arasındaki (4-a) ‘ya tabi çalışmalarının (4-b)’ye tabi çalışmalarına aktarılmasına ilişkin kurum işleminin ipaline karar verildiği görülmüştür.
Davacı 25.02.2015 tarihinde davalı kuruma 01.11.2011 tarihinden itibaren emekli olmaya hak kazandığına dair dilekçe göndermiş ve davacının iş bu dilekçesi de 21.07.2015 tarihinde davalı kurum tarafından reddedildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2015/11024 Esas,. 2015/15994 karar ve 08.09.2015 tarihli ilamında belirtildği üzere; kuruma dava açmadan başvuru yapılması kuralı;
10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile eklenen 5521sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7/3. maddesi ile; “31/5/2006 tarihli ve 5510sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlikmevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmalarınedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, davaaçılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğerkanunlarda Öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış güniçinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı davaaçılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kurumabaşvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz” hükmü getirilmiştir.
Dosya incelendiğinde davacının … tarihi dikkate alındığında 04/01/2012 tarihinde emeklilik başvurusunda bulunduğu ve davacının geçmişe yönelik hakları içinde 21.07.2015 tarihinde kuruma başvuruda bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı, davalı 04.01.2012 tarihinde kurumun yanlış işlemi olmasaydı emekli olmaya hak kazanacaktı ve bu işlem sayın mahkemenizce iptal edilmiş ancak davalı kurum davacının 04.01.2012 tarihinde ki dilekçesini kesinleşme şerhinden sonra işleme almamış ve hatasını düzeltmemiştir.
Tüm bu belgeler doğrultusunda, davacının 04.01.2012 tarihinde davalı Kuruma … ile emeklilik talebinde bulunduğu, kurum evrakları içerisinde iş bu dilekçenin tespit edildiği, 11/11/2014 tarihli kesinleşme şerhinden sonra davalı kurumun davacının işlemini iş bu dilekçeye göre düzeltmediği ve davacının 25.02.2015 tarihinde davalı kuruma tekrar başvuruda bulunduğu ve davalı kurumca red edildiği, davacının 04.01.2012 tarihinden itibaren emekli sayılması gerektiği ve geçmişe dönük yaşlılık aylıklarının davacıya yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği kanaatine varılarak, davacının başvuru tarihini takip eden aybaşı olan 01/02/2012 tarihinden itibaren emekli sayılması gerekiğinin tespiti ile davacının emekli olduğu tarihten itibaren biriken yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş olmakla davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle,
“Davacının davasının kabulü ile, davacının 01/02/2012 tarihinden itibaren emekli sayılması gerekiğinin tespiti ile davacının em.ekli olduğu tarihten itibaren biriken yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davalı Kurum vekili, davacının 01/02/2012 tarihinden itibaren aylık bağlanmasına yönelik olarak Kuruma başvuru yapmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, “İstinaf sebebi olarak ortaya konulan esas çekişmenin 2012 tarihinde Kuruma başvuru olup olmadığı şeklindedir. Davalı Kurum tarafından gönderilen 2/4618148 tahsis numaralı davacıya ait tahsis dosyasının içeriğinin incelenmesinden … gönderi takibine göre davacının 04/01/2012 tarihinde … marifetiyle davalı Kuruma dilekçe gönderdiği, dilekçesinin Kurum’a 05/01/2012 tarihinde ulaştığı, Kuruma ait evrak takip ekran çıktısına göre 16/01/2012 tarihinde davacının dilekçesine cevap gönderildiğinin şerh düşüldüğü ancak söz konusu dilekçenin kurum kayıtlarında bulunmadığı görülmektedir. Davacı taraf dava dilekçesi ekinde sunduğu başvuru dilekçesi içeriğinden çakışan sigortalılıktan 506 sayılı yasa kapsamında olana üstünlük tanınarak yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği görülmektedir. Nitekim yine Kuruma ait ekran çıktısından 14/09/2011 tarihinde davacının ne zaman emekli olabilirim şeklinde soru yönelten başvurusunun da bulunduğu görülmektedir. Yine taraflar arasında çekişme konusu olmadığı üzere kurum tarafından davacının bir kısım 506 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığı iptal edilip Tarım Bağkur sigortalılığa eklendiği, buna karşı açtığı davanın davacı lehine sonuçlandığı görülmektedir. Tüm bu veriler bir arada değerlendirildiğinde davacının lehine yaşlılık aylığı bağlanması için 05/01/2012 tarihinde Kuruma başvuruda bulunduğunun kabulü gerektiği vicdani kanaatine ulaşılmıştır. Zira davacının 2011 yılı eylül ayından itibaren yaşlılık aylığı almak için Kurum ile irtibat ve mücadele halinde olduğu görülmektedir.
Başvuru tarihi 05/01/2012 olarak tespit edilmek suretiyle bu şekilde aşılmış olmakla yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşulların değerlendirilmesi gerektiğinde; davacının 17/05/1962 doğumlu olduğu, başvuru tarihi itibariyle 3641 gün 506 sayılı yasa kapsamında 2366 gün 1479 sayılı yasa kapsamında olmak üzere toplam 6007 prim ödeme gün sayısının bulunduğu görülmektedir. Yine sigortalılık başlangıç tarihinin 01/06/1989 olduğu da kurum kayıtları ile ortadadır. Ancak askerlik borçlandırması nedeniyle iş bu tarihin 01/10/1987 tarihi olarak kabulü 506 sayılı yasanın 60/4 hükmü gereğince zorunludur. 506 sayılı yasanın 81/1-B.g hükmüne göre “Sigortalılık süresi …14 (dahil) yıldan fazla, 15 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 50 yaşını doldurmaları ve en az 5375 Gün,…” prim ödeme gün sayısını doldurmak kaydı ile ancak yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Tahsis talep tarihi itibariyle davacının 50 yaşını doldurmadığı gibi işten de ayrılmamış olduğu görülmektedir. Davacı taraf 50 yaşını 17/05/2012 tarihinde doldurmaktadır. Ayrıca hizmet döküm cetvelinden anlaşıldığı üzere işten ayrılış tarihi de 31/05/2012 günüdür. Şu halde davacıya en erken yaşlılık aylığı bağlama koşulları 31/05/2012 tarihini takip eden ay başından itibaren gerçekleşmektedir. Bu nedenle Kurum tarafından Ocak 2012 tarihinde yapılan başvurunun reddine dair yapılan işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. 31/05/2012 tarihinden sonra ise kuruma bir başvru bulunmamaktadır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2014/17557 esas ve 2014/24515 karar sayılı ilamda da belirtildiği üzere yaşlılık aylığı bağlanması şartlarını taşıyan sigortalının başvuru tarihini takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerekeceğinden yani başvuru aylık bağlanması şartlarından birisi olmakla tekrar başvurunun yapılmamış olmasından dolayı davanın reddedilmesi gerektiği ortadadır.
Sonuç itibariyle yukarıda belirtilen şekilde gerekçenin hatalı ortaya konulduğu gibi sonuç itibariyle verilen hükmünde yanlış olduğu görülmüş ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkin davalı istinaf talebi kabul edilmiş ve davanın esası hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ödenmesi gereken aylık miktarının toplamı göz önünde bulundurulduğunda iş bu kararın temyiz kanun yoluna tabi olmadığı görülmektedir.” gerekçesiyle,
“Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda belirtilen ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 hükmü gereğince KALDIRILMASINA ve davacının davasının kısmen kabulü ile;
Davacının davasının REDDİNE,” karar verilmiştir.
F) Temyiz :
Davacı vekili, davacının 1991-1995 yılları arasında denizde çalıştığını, 2A koduyla yapılan bildirimleri nedeniyle yıpranma payına hak kazandığını, buna göre belirlenen sigorta başlangıç tarihi dikkate alındığında yaşlılık aylığı koşullarının oluştuğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 05/11/1982-05/07/1984 tarihleri arasındaki 600 gün askerlik süresini borçlandığı, 01/06/1989-10/08/1999 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının bulunduğu, bu çalışmalarından 1991-1995 yılları arasında geçen 1350 günün itibari hizmet kapsamında 2A koduyla Kuruma bildirildiği, 04/10/2000-30/04/2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 02/05/2007 tarihinde yeniden 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaya başladığı ve bu çalışmalarının 31/05/2012 tarihine kadar devam ettiği, davacıya 12/01/2015 tarihli tahsis talebine göre 01/02/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, davacı tarafından dava dilekçesinin ekinde Kuruma hitaben yazdığı 03/01/2012 tarihli dilekçesinin sunulduğu, bu dilekçede davacının çakışan sigortalılık sorununun çözülerek kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği, yine davacı tarafından sunulan … Genel Evrak Servisi başlıklı belgede 06/01/2012 tarihinde kayda alınan bir dilekçe bulunduğunun ve açıklama kısmında emeklilik talebine ilişkin olduğunun belirtildiği, davacı tarafından sunulan söz konusu belgelerin Kurum tarafından gönderilen dosya içerisinde yer almadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacı tarafından sunulan dilekçeyi … Genel Evrak Servisi başlıklı belge ile beraber Kurumdan sormak ve söz konusu dilekçenin Kuruma verilip verilmediğini, Kurum kayıtlarında bu talebin mevcut olup olmadığını belirlemek, davacının askerlik süresinin sigortalılık başlangıcından önce olduğu anlaşıldığından 600 gün askerlik borçlanması süresi ile 1350 gün itibari hizmet süresinin 1/4’üne isabet eden süreyi 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesi uyarınca sigortalılık süresine eklemek suretiyle (sigorta başlangıç tarihinden bu süreler kadar geriye gidilmek suretiyle) sigorta başlangıç tarihini tespit etmek, belirlenen bu sigorta başlangıç tarihine göre yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığını değerlendirmek ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Bölge Adliye Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde yeniden hüküm kurulmusı usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabul edilmesi ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
H) Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.