YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1372
KARAR NO : 2017/3791
KARAR TARİHİ : 09.05.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 13.06.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 29.06.2015 tarihli maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair karar davacı vekilinin temyizi üzerine davacı yararına hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu gerekçesiyle Dairemizin 29.09.2016 Gün 2015/18081 Esas 2016/11899 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Sigortalının % 45 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının meydana gelmesinde davacının kusurunun olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına yararına hükmedilen 25.000,00 TL manevi tazminat yine az olup yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın ve özellikle bozma ilamında hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu belirtilmesine rağmen bozma gereği yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.