Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/9642 E. 2017/1294 K. 23.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9642
KARAR NO : 2017/1294
KARAR TARİHİ : 23.02.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu bedensel bütünlüğü zarara uğrayan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin 02.04.2014 tarihli manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair hükmü davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 02.06.2015 gün 2014/23405 Esas 2015/12717 Karar sayılı ilamı ile “Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle “ davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken “davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 6.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmadığından bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilerek yapılan yargılama neticesi “14.569.72 TL Maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 30/07/2000 Tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, manevi tazminat yönünden davacının dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminatına ilişkin ıslah isteminin Reddine, 100 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 30/07/2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Somut olayda; uyulmasına karar verilen bozma ilamında açıkça ” davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerektiği” belirtilmiş iken dava dilekçesi ile talep edilen 100,00 TL’nin maddi tazminata ilişkin olmasına rağmen manevi tazminata ilişkinmiş gibi 100,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi ile bozma ilamı gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkemenin,Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf (davalı) yararına usûlî kazanılmış hak doğar ve Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke usûl hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan Mahkeme, bu uyma kararı ile bağlı olup, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin manevi tazminat yönünden sadece “davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken ve dava dilekçesi ile talep edilen 100,00 TL’nin maddi tazminat talebine ilişkin olduğu halde manevi tazminat talebi olduğunun kabulü şeklinde hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 23.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.