Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/9351 E. 2017/10021 K. 04.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9351
KARAR NO : 2017/10021
KARAR TARİHİ : 04.12.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı şirket, iş kazasında vefat eden işçinin yakınlarına ödemiş olduğu tazminatın kusurları oranında davalılardan rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacının temyiz itirazlarının kabulüne,
2-Dava, dava dışı hak sahibine payından fazla ödeme yaptığını iddia eden müteselsil borçlunun, fazla ödemiş olduğu miktarın rücen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı … açısından feragat nedeniyle davanın reddine, 4.485,20 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incenlenmesinden, temyiz incelemesine konu davanın davacısı olan şirketin Abdurrahim Şimalbağlı isimli işçisinin 29/06/2006 tarihli iş kazasında vefat ettiği, adı geçen müteveffanın eşinin 2007 yılında dava açarak davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden 95.000,00 TL manevi tazminat ödenmesini talep ettiği, bahsedilen bu dosyada müteveffa işçinin %40, işveren … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin %20, şirket müdürünün %10, …’ın %10, …’ün ise %20 oranında kusurlu kabul edildiği, … 4. İş Mahkemesi’nin 24/09/2009 tarih, 2007/261 Esas 2009/3693 Karar sayılı kararı ile müteveffa işçinin eşi yararına 25.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği, kararın Dairemiz’in 27/09/2010 tarihli ilamı ile onandığı, ilamın icraya konu edildiği, 44.852,02 TL olarak davalı şirket tarafından icra dosyasına ödendiği anlaşılmaktadır.
Müteselsil borçluluk, birden fazla borçlunun her birinin, alacaklıya borcun tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, borçlulardan birinin edimi yerine getirmesi halinde borcun sona erdiği ve buna bağlı olarak diğer borçluların da borçtan kurtuldukları bir birlikte borçluluk halidir. Alacaklı, müteselsil sorumlulardan her birinden tazminat borcunun tamamını veya bir kısmını ifa etmelerini talep edebilecektir. Bu durumda, alacaklının başvurduğu ve payına düşenden daha fazla bir miktar için alacaklıyı tatmin eden müteselsil borçlunun, bu fazla miktar için sigortalının iş kazasına uğramasında kusurları bulunan diğer müteselsil borçlulara, onların iç ilişkideki kusurları oranında, rücû etme hakkı doğacaktır. Ödeme yapan müteselsil borçlunun diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkını kullanması durumunda rücu edilebileceği miktar hesaplanırken kazalının kusurunun dışlanması gerekir. Diğer bir deyişle kazalının veya vefat etmesi durumunda hak sahiplerinin açtıkları maddi ve tazminat davalarında belirlenen kusur oranlarının, müteselsil borçluların kendi iç ilişkilerini ilgilendiren rücu davalarında oranlar değişmeksizin dikkate alınması mümkün değildir. Zira, hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak elde edemez ilkesine göre sigortalılar veya hak sahiplerinin açtıkları tazminat davalarında maddi zarar tutarları hesaplanırken veya manevi tazminat tutarları takdir edilirken kazalının kusuru dışlanmakta, kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan diğer kişilerin kusur oranları göz önünde bulundurulmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, müteveffa işçinin eşinin açtığı manevi tazminat davasında iş kazasının meydana gelmesinde işveren … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin %20, şirket müdürünün %10, …’ın %10, …’ün ise %20 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği, işveren şirket ile davalı …’in anılan manevi tazminat davasında da davalı durumunda oldukları, eldeki temyiz incelemesine konu dava dosyasında da bu oranlara itibar edildiği, davalı …’ın ise eldeki kararı temyiz etmediği, bu nedenle anılan oranların taraflar arasında kesinleştiğine şüphe yoktur.Müteveffa işçinin kusurunun da dahil olduğu toplam %100 kusurun içinde eldeki davanın davalısı olan …’ın kusuru %10 olduğuna göre, sigortalının %40 kusuru dışlandığında kalan %60 kusurun içinde davalı …’a isabet eden kusur oranı doğru orantı yoluyla hesaplandığında %16,66’dır. Yani müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkide davalı …’a isabet eden kusur oranı %16,66 olmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı şirketin hak sahibi eşe yaptığı 44.852,02 TL ödemenin %16,66’sına denk gelen 7.472,34 TL’nin davalı …’dan alınmasına karar verilmesi gerekirken, müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkide de davalı …’ın kusuruna denk gelen oranın %10 olduğu şeklindeki hatalı yoruma dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.