YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/730
KARAR NO : 2017/4209
KARAR TARİHİ : 22.05.2017
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilllerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz kapsamı ve nedenlerine göre taraflar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu vefatı nedeniyle davacı anne, baba, eş, çocuk ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı tarafın maddi tazminat isteminin SGK tarafından bağlanan gelirle karşılandığından reddine, davacı eş lehine 25.000 TL, davacı çocukların her biri lehine 20.000 TL, davacı anne ve baba lehine ayrı ayrı 10.000 TL, davacı kardeşlerin her biri lehine 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Somut olayda, 02.12.2011 tarihinde kazalı işçinin davalı şirkete ait işyerindeki helezon içerisine girerek temizlediği esnada, helezonun çalışmaya başlaması neticesinde atardamar yaralanmasına bağlı vefat ettiği olayın gerçekleşmesinde %100 oranında davalı işverenin kusurlu olduğu, SGK’ca bağlanan gelir ile maddi tazminat alacağının karşılandığı anlaşılmıştır.
Gerek mülga 818 sayılı B.K.’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de; hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı anne, baba lehine takdir edilen 10.000 TL manevi tazminat, Davacı eş lehine takdir edilen 25.000 TL manevi tazminat ile davacı çocuklar lehine takdir edilen 5.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı az olduğu açıktır.
3- Aynı zamanda davacılardan eş ….için 1.000 TL, çocuk …. için 1.000 TL ve çocuk ….için 1.000 TL olmak üzere toplam 3.000 TL maddi tazminat isteminin mahkemece reddedilmiş olmasına karşın; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kendisini vekille temsil ettiren davalı şirket lehine red vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru olmamıştır.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde taraflara iadesine 22.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.