Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/5583 E. 2017/6971 K. 28.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5583
KARAR NO : 2017/6971
KARAR TARİHİ : 28.09.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, sigorta prim teşviki uygulamasından geçmiş dönemler bakımından yararlanma talebini içeren 20/06/2015 tarihli başvurusunun hukuka uygun olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın husumet yönünden reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
Dava, davacının 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. madde kapsamında prim teşvikinden yararlanma hakkının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Yasaya eklenen Geçici 10. Maddesinde hüküm bulan sigorta prim teşvikinden yararlanmak için 15/07/2015 tarihinde Kurum’a müracaatta bulunduğu, Kurum’un 30.07.2015 tarihli yazısı ile 18.03.2015 tarih ve 2015/10 sayılı iç genelge hükümleri gereğince dilekçe gereğinin yerine getirilemeyeceğinin davacı şirkete bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. madde olup anılan maddenin 1. fıkrasında “31/12/2015 tarihine kadar işe alınan her bir sigortalı için geçerli olmak üzere, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince işe alınan ve fiilen çalıştırılanların; işe alındıkları tarihten önceki altı aya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmaları, aynı döneme ilişkin işe alındıkları işyerinden bildirilen prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısının ortalamasına ilave olmaları ve bu maddede belirtilen diğer koşulları da sağlamak kaydıyla, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde sayılan ve 82 nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarı, işe alındıkları tarihten itibaren İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanır. …” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 79. maddesinde Kurum’un prim alma zorunluluğu ve ilgililerin de prim ödeme zorunluluğu hüküm altına alınmıştır. Primi tahsil yetkisinin ve ilgili maddedeki şartların varlığı halinde işveren hissesine düşen tutarın belirlenerek İşsizlik Sigortası Fonundan talep etme yetkisinin Kurum’da olduğu ve bu halde davalı Kurum’un davalı sıfatına sahip olduğu açıktır.
Öte yandan, teşviklerden yararlanabilmek için Kurumca denetlenecek işverene, işyerine ve sigortalıya ait ayrı ayrı şartlar mevcuttur. Bu şartları denetleyecek olan ve denetleme sonucuna göre işverenlerin teşvikten yararlanıp yararlanmayacağına karar verecek olan kurum, 5510 sayılı Yasa’nın 79. maddesine göre primleri tahsil etmekle yükümlü olan Sosyal Güvenlik Kurumudur. Prim borcunun doğup doğmadığı hususu prim ödeme durumunda olan işveren ile SGK arasındaki ihtilaftır. Maliye Bakanlığı’nın prim borcunun doğumu ve prim teşvikinden kimlerin yararlanacağı konusunda görevi yoktur. Aksi halde 5510 sayılı Yasa ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilen görevlerin Maliye Bakanlığı’nca yerine getirilmesi gerekecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.04.2017 gün, 2017/21-387-657 E,K, 2016/21-2693 E., 2017/656 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.
Bu durumda yapılacak iş, yargılamaya devam olunarak davacının yukarıda belirtilen yasal düzenleme kapsamında prim desteğinden yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığını irdelemek ve varılacak sonuca göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.