Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/5446 E. 2016/5215 K. 24.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5446
KARAR NO : 2016/5215
KARAR TARİHİ : 24.03.2016

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın iş mahkemesi sıfatına sahip Hukuk Mahkemesine re’sen gönderilmesine karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan İ.. A.. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının, davalı ait pancar tarlasında dava dışı kişilerle birlikte işçi olarak çalıştığı, mola verilmesinin ardından tarlada bulunan ve davalıya ait olan römorkun gölgesinde dinlenmeye çekildiği, bu esnada römorkun üzerine düşmesi sonucu yaralandığı, davacı ile davalı İsmet arasında işçi – işveren ilişkisi bulunduğu, kazanın ifanın bir parçası olan mola esnasında işyeri vasfındaki tarlada meydana geldiği, dolayısıyla zararlandırıcı olayın iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davaya bakmaya iş mahkemesi sıfatına sahip Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık; yapılan işin tarım veya orman işi olup olmadığı ve çalışmanın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı, buna bağlı olarak görevli mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup kıyas veya yorum yolu ile genişletilemez yahut değiştirilemez. Taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir. Anılan maddede; işçiyle işveren veya işveren vekili arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde çözümleneceği hükmü yer almaktadır. Maddede belirtildiği üzere, İş Mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır. b)Uyuşmazlık iş sözleşmesinden (hizmet akdinden) veya İş Kanunundan kaynaklanmalıdır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/1-b maddesi gereğince “50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerde” bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışan işçi ise, bu işçi ile işveren ararındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra, aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir. Buna göre; “1. Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde, 2. Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde, 3. Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde, 4. Bir işyerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde,” çalışanların İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir.
Özetlemek gerekirse; tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler de İş Kanununa tabidir.
Davanın konusu iş kazasına dayalı tazminat talebi olması nedeniyle, ön sorun olarak; meydana gelen kazanın öncelikle 5510 sayılı Yasa’ya giren çalışmalardan (hizmet akdi) olup olmadığı, dolayısıyla hizmet akdinin varlığının tespit edilmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla maddi olayın iş kanunu kapsamında gerçekleşen çalışmalardan bulunmasından ziyade 5510 sayılı Yasa kapsamındaki hizmet akdine dayalı çalışma olması, bu çalışma nedeniyle 5510 sayılı Yasa’nın 13/1 maddesinde yer alan olaylar nedeniyle iş kazasının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Burada iş kazası kavramına değinmekte de yarar vardır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13/1. maddesinde sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay iş kazası olarak kabul edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı İsmet’e ait pancar tarlasında dava dışı kişilerle birlikte işçi olarak çalışan davacının, mola sırasında tarlada bulunan ve davalıya ait olan römorkun gölgesinde dinlendiği sırada römorkun üzerine düşmesi sonucunda yaralandığı, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada kazanın olduğu tarlada 50’den az işçi çalıştığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin somut olayda uygulanmayacağı, dolayısıyla da olayın iş kazası olmayıp, tarım iş kazası olduğu açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece, 50’den az işçi çalıştırılan tarım işyerinde 4857 sayılı İş Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı ve dolayısıyla da tazminat davasına konu olayın iş kazası olmadığı göz önünde bulundurularak, işin esasına girilip genel hükümler doğrultusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı İsmet vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden İ.. A..’a iadesine
24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.