Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/4966 E. 2016/4805 K. 21.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4966
KARAR NO : 2016/4805
KARAR TARİHİ : 21.03.2016

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı ve Ve vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/05/2006-11/05/2007 ve 02/10/2007-27/11/2007 tarihleri arası ile 25/03/2008-17/06/2008 tarihleri arasında davalı nezdinde geçen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin, tarih ve sayılı bozma ilamı üzerine; mahkemece, yazılı olduğu şekilde davalı açısından davanın kabulü ile davacının, 01/05/2006-24/03/2008 tarihleri arasında taleple bağlılık ilkeside gözönüne alınarak, 2006 yılının 5. ayında 30 gün, 6. ayında 30 gün, 7. ayında 30 gün, 8. ayında 30 gün, 9. ayında 30 gün, 10. ayında 30 gün, 11. ayında 30 gün, 12. ayında 30 gün olmak üzere toplam 240 gün, 2007 yılı 1. ayında 30 gün, 2. ayında 30 gün, 3. ayında 30 gün, 4. ayında 30 gün, 5. ayında 10 gün, 10. ayında 29 gün, 11. ayında 27 gün olmak üzere toplam 186 gün olmak üzere genel toplamda 426 gün hizmet akdi ile çalıştığının, bu çalışmasının bildirilmediğinin tespitine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay 16.9.1999 gün , 30.6.1999 gün- 3.11.2004 gün sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına 12/05/2007 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı tarafından, verildiği, 12/05/2007-01/10/2007 tarihleri arası 141 gün davalı tarafından bildirim yapıldığı 2006/5. ay ile 2007/9. aylar arası dönem bordrolarının getirtildiği, davacı 17/06/2008 tarihli şikayet dilekçesi ile Kuruma şikayette bulunduğu, davacı bu şikayeti üzerine 11/08/2008 tarihinde müfettişine verdiği ifadede, “sigortalı yada sigortasız olarak çalışma yapmadım, herhangi bir hizmet yada işçilik alacağım kalmadı” diyerek şikayetten vazgeçtiğini belirttiği, bir kısım mesai çizelgelerinin dosyaya sunulduğu, bozma kararı öncesi davacının gösterdiği tanıklardan beyanında, davacının 2007 yılı Nisan Yada Mayıs aylarında çalışmaya başladığını, diğer tanık ise , 2006 mayıs ayında başladığını, davalı tanıkları ise , davacının çalıştığını ancak giriş ve çıkış tarihlerini bilmediklerini belirttikleri, bozma kararı sonrası dinlenen tanık beyanında, davacının 2005 yılı gibi işe girdiğini yedek parça sorumlusu olduğunu ve 2007 yılında ayrıldığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının müfettişine verdiği “sigortalı yada sigortasız olarak çalışmadım şeklindeki beyanının, mahkemece dikkate alınmaması yerinde olmuştur. Çünkü davacı adına talep edilen dönemde davalı işveren tarafından bildirim yapıldığı ortadadır. Ancak davacının çalışmasıyla ilgili olarak araştırma yetersiz olmuştur, Her ne kadar bozma kararı sonrası dinlenen tanık fiili çalışmayı doğrulamaş ise de, ilgili tanığın dönem bordrolarında adının bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıylas resen bordro tanığı tespit edilip beyanının alınma yoluna gidilmediği, böylece çalışma olgusu hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde araştırılıp belirlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, dosyada bulunan dönem bordrolarından uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerek görüldüğü takdirde Kurum, belediye, vergi dairesi veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden iadesine
21/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.