Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/4805 E. 2017/6282 K. 14.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4805
KARAR NO : 2017/6282
KARAR TARİHİ : 14.09.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, çıraklıkta geçen hizmet olarak değerlendirilerek yaşlılık aylığında değerlendirilmeyen hizmetlerinin fiili hizmet olduğunun tespitiyle yaşlılık aylığını reddeden Kurum işleminin iptali ve yaşlılık aylığına hak kazandığı tarihten itibaren ödenmeyen aylıkların tespitine, faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R
Dava, davacının 01/02/1984 tarihinde işe giriş bildirgesindeki hizmet başlangıcının çıraklığa dayalı değil gerçek çalışmaya dayalı sigortalılık başlangıcı olduğunun, talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile yaşlılık aylığına hak kazandığı tarihten itibaren ödenmeyen aylığının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 16/03/1965 doğum tarihli olan davacı adına düzenlenen sigorta sicil kartında sigorta başlangıç tarihinin 01/02/1984 tarihi olduğu, davacı adına düzenlenmiş 01/02/1984 tarihli işe giriş bildirgesinin dosyada yer almadığı, hizmet cetvelinde 1984/2-1985/1 dönemleri için dava dışı …. işyerinden davacı adına yapılmış 240 günlük hizmet bildiriminin bulunduğu, Kurum tarafından 01/02/1984 tarihli sigortalılık başlangıç girişli hizmetin, çırak statüsünde geçen hizmet olarak değerlendirilmesi neticesi iptal edildiği ve yaşlılık aylığı şartları hesaplamasında bu tarihin bu nedenle dikkate alınmadığı, Kurum’un bu tespitine ilişkin herhangi bir denetim raporunun dosyada mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı adına davalı işveren tarafından düzenlenmiş herhangi bir işe giriş bildirgesinin düzenlenip düzenlenmediği ya da bu işverenlikçe uyuşmazlık konusu dönem için Kurum kayıtlarına intikal etmiş herhangi bir dönem ve ücret bordrolarında davacı adına yapılmış bir hizmet bildiriminin bulunup bulunmadığı, davacının 01/02/1984 tarihli işe giriş başlangıçlı hizmetinin çırak olarak geçen hizmet olarak değerlendirilmesi nedeniyle iptal edilmesine dair düzenlenmiş herhangi bir denetim raporunun bulunup bulunmadığı, davalı işverenlik ile hizmet cetvelinde davacı adına ilk hizmet bildirimlerinin geçtiği dava dışı … işyeri arasında herhangi bir organik bağın olup olmadığı hususları araştırılmaksızın salt davacıya ait sigorta sicil kartı üzerinde “çırak” ibaresinin yer almaması ve davacının yaşının da anılan tarihte 18 yaş olması nedeniyle Mahkemece yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, gerçek işverenin de belirlenebilmesi açısından davacıya ait 01/02/1984 tarihli işe giriş bildirgesini ve işe giriş bildirgesinin düzenlendiği sicil no lu işyerinin ihtilaf konusu dönem ve ücret bordrolarını getirtmek, işyerinin Yasa kapsamına alınma tarihi ile tespiti istenen dönem içerisinde Kurum’un denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca davalı işyerinde yapılan bir denetimin olup olmadığını, davacının 01/02/1984 tarihli hizmetinin “çırak” olarak geçen hizmet olarak değerlendirilmesi gerekçesiyle iptal edilmesi işlemine dayanak Kurum tarafından düzenlenmiş herhangi bir denetim raporu ve sair belgelerin bulunup bulunmadığını Kurum’dan sormak, davalı işverenlik ile dava dışı … işyeri arasında organik bağ bulunup bulunmadığını araştırmak, toplanan tüm delilleri davacının sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik talebinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasından da değerlendirmek ve sonucuna göre davacının yaşlılık aylığı şartlarını taşıyıp taşımadığını tartışarak yaşlılık aylığı şartlarını taşıması halinde talep tarihini izleyen aybaşı tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanabileceğini dikkate alarak bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.