Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/4763 E. 2017/6658 K. 21.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4763
KARAR NO : 2017/6658
KARAR TARİHİ : 21.09.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 03.08.2000-04.04.2007 ve 02.01.2010- 10.01.2010 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait hizmet cetvelinde davalı işyerince davacı adına Kurum’a herhangi bir hizmet bildiriminde bulunulmadığı, davacının ihtilaf konusu dönem içerisinde çakışan başkaca 5510 sayılı Yasa 4/a kapsamında hizmetinin de bulunmadığı, davalı işyerinin 26/11/2004 tarihinde dolmuş taşımacılığı faaliyetinden dolayı Kanun kapsamına alınmış olduğu, 2004/12-2010/2 ayları dönem bordrolarının dosyaya sunulduğu, Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne ait cevabî yazı eki belge ile 03/08/2000-04/04/2007 tarihleri arasında dava dışı şahıslara ait araçların sürücüsü olarak 35 defa davacı adına trafik cezası verildiği, davalı işyerine ait araçla ise davacı adına 28/12/2002, 30/01/2005, 12/11/2005 ve 20/11/2005 ve 09/01/2010 tarihli trafik cezası karar tutanaklarının düzenlendiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıkları ile bordrolu tanığın dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, duruşmalarda dinlenen çelişkili tanık beyanların hüküm kurmaya elverişsiz olduğu ve Mahkemece davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla, hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde tespit edilemediği anlaşılmaktadır .
Yapılacak iş; öncelikle tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından, ihtilaf konusu dönemi kapsayacak süreler içerisinde, sürekli olarak davacının çalıştığı aynı hat üzerinde yolcu taşıma hizmetinde bulunan ve davacının çalışmalarını bilebilecek nitelikte olan minibüs şoförleri tanık olarak saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, ayrıca dönem bordro tanığı davalı tanığı olarak duruşmada dinlenildiğinden Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çıkacak sonuca göre davacının davalı işyerinde geçen hizmetinin bulunduğu kanaatine varılması halinde davalı işyerinin 26/11/2004 tarihinde Kanun Kapsamına alındığı göz önünde bulundurularak bu tarih öncesinde de faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını belirlemek ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.