Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/4254 E. 2017/8162 K. 23.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4254
KARAR NO : 2017/8162
KARAR TARİHİ : 23.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalıların tüm, davacının ise sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, iş kazasına bağlı maluliyet nedeniyle sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece, 10.765,36TL maddi, 10.000,00TL manevi tazminatın 12.08.2007 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan alınmasına ve davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesi ile davalıya ait iş yerinde çalışan 1985 yılı doğumlu davacının, davalı … ye ait otel inşaatında, kaba inşaat işini yapan alt işveren davalı … işverenliğinde kavuz kalıplarına çelik çivi çakarken kopan çivinin gözüne isabet etmesi ile yaralandığı, SGK’nın 2012 yılı raporu ile maluliyetin %27,2 olarak tespit edildiği ancak kontrol kaydının bulunduğu, ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan 2014 yılı raporunda sürekli iş göremezlik oranının %11,3 olarak tespit edildiği, SGK tarafından 2015 yılında maluliyetin %20,2 olarak tespit edildiği ve kontrole gerek olmadığının değerlendirildiği, olayda asıl işveren şirketin %40, alt işveren şahsın %50, kazalı davacı sigortalının ise %10 kusurlu kabul edildikleri anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı sigortalı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu ortadadır.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine, 23.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.