Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/4213 E. 2017/6455 K. 18.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4213
KARAR NO : 2017/6455
KARAR TARİHİ : 18.09.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalı … ve … vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R

Dava, davacının 18.02.2002 ile 10.01.2013 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ,davacının davalı işveren … nezdinde 03.07.2007 ile 30.01.2013 arası hizmeti bulunduğunun tespitine,davacının diğer davalı şirket aleyhine açtığı davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı işverence davacı adına hizmet bildiriminde bulunulmadığı,dahili davalı … Ltd.Şti’nin 22.01.1993 tarihinde kurulup , Kadıköy Vergi Dairesi’nin 14.04.2015 tarihli yazısına göre şirketin 01.03.1998 tarihinde Yeniköy Mübaşir Sok. Boğaziçi apt.No:260/1 Sarıyer adresinde şube açtığı,aynı adreste 18.09.2006 tarihinden itibaren …’nin diş hekimi olarak faaliyete başladığı ,01.01.2003 tarihli kira sözleşmesinde kiracı olarak … ile birlikte … Ltd.Şti.’nin de yer aldığı,ticaret sicil gazetesinden …’nin aynı zamanda şirketin ortağı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının ameliyat sebebiyle işten ayrıldığı tarihten önceki çalışmaları bakımından hak düşürücü süre nedeniyle tespit yapılmasının mümkün olmadığı , buna göre 03.07.2007 öncesine ilişkin talebin reddi gerektiği belirtilmişse de , davacının ameliyat olmak için sağlık sebebiyle ayrıldığı,bu dönemde hizmet akdinin askıda olduğunun kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş,davalı … ile diğer davalı … Ltd.Şti işyeri arasında organik bağ olduğu anlaşıldığından, ihtilaflı döneme ilişkin şirketin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, beyanı alınan tanıkların hizmet cetvellerini davalı Kurumdan istemek, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu 2002-2013 döneminde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek, hem … hem de davalı … Ltd.Şti nezdindeki çalışmaları bakımından çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davacının sağlık sebebiyle işe ara verdiği dönemde hizmet akdinin askıda olduğu ,bu nedenle öncesine ilişkin çalışmasının hak düşümüne uğramayacağı hususunu da göz önünde bulundurarak ,talep aşılmaksızın gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalılardan Kurumun ve …’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya ve davalı …’ye iadesine
18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.