Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/20353 E. 2017/3045 K. 11.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20353
KARAR NO : 2017/3045
KARAR TARİHİ : 11.04.2017

Davacı …Vek. Av. … ile davalı … Vek. Av. … aralarındaki tespit davası hakkında … İş Mahkemesince verilen 27.06.2016 Gün ve 16/116-16/345 Sayılı kararın Onanmasına ilişkin Dairemizin 18/10/16 gün ve 16/18327-16/12779 Sayılı ilamına karşı Davacı vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği Konuşulup düşünüldü.

K A R A R

İstem, maddi yanılgının düzeltilmesine ilişkindir.
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki, Yargıtay bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Her ne kadar, davanın pasif husumet ( davalı sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararının Dairemizin 18.10.2016 tarih 2016/18327 Esas 2016/12779 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş ise de; dava konusunun 4447 sayılı Kanun’ un geçici 10. maddesi ile getirilen sosyal sigorta prim teşvikinden yararlanma hakkının bulunduğunun tespitine ilişkin olup murazaayı davalı kurum çıkardığından ve bu nedenle de davalı kuruma husumet düşeceğinden davanın esasına girilerek olumlu/olumsuz bir karar verilmesi gerekirken davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olup Dairemize ait anılan onama kararının ortadan kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin isteminin kabulü ile Dairemizin maddi hataya dayalı 18.10.2016 tarih 2016/18327 Esas 2016/12779 Karar sayılı ONAMA kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.