Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/19080 E. 2017/371 K. 23.01.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19080
KARAR NO : 2017/371
KARAR TARİHİ : 23.01.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 2002-2006 tarihleri arasında prim tahakkuklarından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve takip işlemlerinin iptali ile tüm haciz işlemlerinin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava,davacının 2002 yılı Ağustos-2006 yılı şubat dönemine ilişkin prim tahakkuklarından dolayı borçlu olmadığının tespiti ,takiplerin iptali ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı … adına daha önce ortağı ve müdürü olduğu … Ltd.Şti.nin prim borçlarından dolayı 2007/14607 takip numaralı dosyadan gönderilen ödeme emrinin 24.12.2007 tarihinde şirket adresinde … imzasına tebliğ edildiği, ödeme emrine konu borcun 2002/8 ile 2007/9. aylar arası prim borcuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
02.08.2001 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen kararda, davacı …’in 26.07.2001 tarihinde tescil edilen …Ltd.Şti nin ortağı olduğu, ilk beş yıl için müdür seçildiği, şirketi temsile yetkili olduğu,şirketi ilzam edecek imzaların ortaklar kurulu tarafından tescil ve ilan olunacağı belirtilmiş, 20.06.2005 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilen 07.06.2005 tarihli kararla davacının şirkette mevcut hissesinin tamamını …’a devrettiği ve bu şekilde ortaklıktan ayrıldığı ve … 10 yıllığına şirket müdürü seçildiği görülmüştür.
Davacı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine borca istinaden 20.09.2013 tarihinde haciz konulduğu ,Dairemizin 13.10.2014 günlü 2014/20830 E. numaralı bozma ilamı ile davacının 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılandırmadan yararlanıp yararlanmadığının belirlenmesi ve buna göre karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine 09.04.2015 tarihli Kurum cevabi yazısında ödeme emrine dair …’in yapılandırma başvurusu olmakla birlikte mevcut davadan feragat etmediği için başvurusunun işleme alınmadığı ancak borçlu şirket tüzelkişiliği adına yapılan başvurunun kabul edilerek borcun yapılandırılmış olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece,davalı kurumca çıkarılan ödeme emrinin usulsüz olduğu bu nedenle davacının ususlsüz tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarih itibariyle davanın süresinde açıldığı kabul edilmiş,davacı borçlunun yapılandırma kapsamına girmediğinin kurum yazısında belirtildiği, müteselsil borçlu şirket için aynı ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması zamanaşımını kestiğinden dava konusu prim alacakları yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanığını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
Dosyada bulunan 09.04.2015 tarihli Kurum yazısında, dava dışı şirketin yapılandırma başvurusu olduğu ve borçların yapılandırma kapsamına alındığı belirtilmektedir.Buna göre ,şirket adına kabul edilen yapılandırmanın sonucu beklenmeden şirket ortağına takip yapılması mümkün değildir. Öte yandan, davacının, 07.06.2005 tarihine kadar limited şirket ortağı ve müdürü olduğu görüldüğünden davacının ortak olmadığı döneme ilişkin prim borçlarından sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
23.01.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.