YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18427
KARAR NO : 2017/4471
KARAR TARİHİ : 29.05.2017
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacının temyizine gelince, dava, davacının 2005 yılı Eylül ayı ile 2008 yılı Ocak ayı arasında ve 2009 yılı 8.ayında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde 04.01.2008-14.09.2010 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiş dolayısıyla sadece 2009 yılı Ağustos ayındaki hizmeti kabul edilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, bozma ilamından önce beyanı alınan aynı zamanda bordro tanığı olan davacı tanıkları ile davalı işyerinin faaliyet gösterdiği iş merkezinin kapıcısı olarak 01.06.1989-23.03.2010 tarihleri arasında çalışan komşu işyeri tanığı …’ın davacının çalışmasını doğruladıkları, bozma ilamımız sonrasında ifadesine başvurulan bordro tanığı …’ın davalı işyerinde 2009 yılı Temmuz ayından itibaren 3 yıl kadar çalıştığını, işe başladığında davacının tahmini olarak 2,5 yıl önce çalışmaya başlamış olduğunu beyan ettiği tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde ve davalı işveren tarafından davacı adına 20.10.2006 tarihinde para transferi yapıldığı da göz önünde bulundurulduğunda, tüm dosya kapsamından davacının hizmetinin davalı Kuruma bildirildiği tarihinden önce başladığı anlaşılmakta olup bu durumda davacının, davalı işverinin vergi mükellefiyetinin başladığı 01.10.2005 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan … Ürnleri İth İhr San Ve Tic Ltd Şti.’ne yükletilmesine, 29.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.