Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/17916 E. 2017/100 K. 16.01.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17916
KARAR NO : 2017/100
KARAR TARİHİ : 16.01.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaliyle, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı temyizine gelince;
Dava; anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan davacıya davalı Kurum tarafından, şirketin prim borçları nedeni ile gönderilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; dava konusu ödeme emrinde 2003/9 – 2004/6 ve 2004/7 – 2005/8 dönemlerine ait prim borçlarının zamanaşımı nedeniyle iptaline, 2005/9 – 2010/3 dönemlerine ait prim borçları yönünden davanın reddine, borçlu olunan prim borçları yönünden %10 tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davaya konu 13261639 numaralı ödeme emrinin 2003/9 – 2010/3. ay arası prim borçlarına ilişkin olduğu, davacının prim borçlarının ait olduğu anonim şirketin kurucu ortaklarından olduğu, şirketin 01.07.2003 tarihinde tescil edildiği, davacının 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak seçildiği, ancak şirketin tüm işlerinde yönetim kurulu başkanı …’ın münferit imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığı, 11.07.2006 tarihli ticaret sicili gazetesinde yayımlanan 13.06.2006 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının yeniden 3 yıllığına yönetim kuruluna seçildiği, 06.09.2006 tarihli yönetim kurulu kararı ile …’ın yine 3 yıllığına başkan seçildiği ve şirketi yine münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacının tekrar 16.03.2007 tarihinde 3 yıllığına yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, 03.04.2007 tarihli ticaret sicili gazetesinde yayımlanan 28.03.2007 tarihli yönetim kurulu kararı ile …’ın 3 yıllığına yönetim kurulu başkanlığına, davacının da başkan vekilliğine seçildiği, yine …’ın münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacının 23.03.2010 tarihli yönetim kurulu kararı ile istifa ettiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkililerin Kurum’a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmüştür. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “ üst düzey yönetici ” kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkesine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir.
Öte yandan; süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurum’ca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa’nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa’da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa’nın mükerrer 35. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ve tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerinin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerince tahsil edileceği bildirilmişse de 506 sayılı Yasa 6183 sayılı Yasa’ya nazaran özel bir yasa olup uygulanma önceliğine sahiptir.
01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 88.maddesinin 20. fıkrasına göre; “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” Kanun’un bu düzenlemesine göre 01.07.2008 tarihinden itibaren Kurum alacaklarından sorumluluk için şirket yönetim kurulu üyesi olmak yeterlidir.
Somut olayda; anılan Yasa maddeleri gereğince davacının 01.07.2008 tarihinden önceki prim borçlarından sorumlu tutulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davacıya iadesine, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.