Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/17131 E. 2017/2923 K. 10.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17131
KARAR NO : 2017/2923
KARAR TARİHİ : 10.04.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, Bağ-Kur hizmetinin iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, 18/10/1979/2009 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılığının tespitine, oda sicil kaydında 3-270 sıra numarasının kendisine ait olduğuna ve 20/02/2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının, 18.10.1979 tarihinden 2009 yılına kadar 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun, 3-270 numaralı oda kaydının kendisine ait olduğunun tespiti ile oda kaydının usulsüz olması nedeniyle Bağ-Kur hizmetinin iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali ve 20.02.2009 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 28.09.2011 Tarih ve 2010/5875 E, 2011/7288 K sayılı kararı ile eksik inceleme yapıldığından bahisle bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak yine davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının, 1980 tarihli bildirge ile davalı Kurum tarafından … … ve Sanatlarlar Odasındaki kaydı nedeni ile 14.11.1980 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında tescil edildiği, ancak davacının 2009 yılında sigortalılık süresini öğrenmek için davalı Kurum’a verdiği dilekçe üzerine Oda kayıtlarında yapılan inceleme sonucu davalı Kurum tarafından; davacının oda kaydının bulunmadığı gerekçesi ile sigortalılık sürelerinin vergi kaydına göre yeniden belirlendiği ve bir kısım sigortalılık sürelerinin iptal edildiği, davacının 18.10.1979 – 31.12.1985 tarihleri arasında sobacı olarak ve 08.09.1995 – 31.12.1996 tarihleri arasında da kaynakçı olarak vergi kaydının bulunduğu, sicil kaydının bulunmadığı, kendilerinin de … olduklarını beyan eden davacı tanıkları tarafından; davacının 1979 – 1986 yılları arasında sobacılık, daha sonra da kaynakçılık yaptığının beyan edildiği, … … ve Sanatlarlar Odası tarafından; davacının, 19.03.1996 tarihli müracaatı üzerine 3-270 numarasında kayıtlı olduğuna dair belge verildiği, davalı Kurum tarafından oda kaydının bulunmadığı gerekçesi ile sigortalılığının iptal edilmesi üzerine davacı tarafından Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından; olayın hukuki nitelik arzettiği ve ortada suç oluşturan bir eylemin bulunmadığı gerekçeleri ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ancak ağır ceza mahkemesince kararın kaldırıldığı, bunun üzerine 1984-1986 ve 1988 yıllarında yapılan odanın başkanlık seçimlerine ilişkin belgelerin incelendiği, belgelerde; davacının 1984 ve 1986 yıllarında yapılan seçimlere ilişkin listelerde isminin bulunduğunun, odanın üye kaydının ilk olarak 1979 yılında yapıldığının, 270. sırada davacının değil … isimli kişinin kayıtlı olduğunun, defterde silinti ve kazıntı olmadığının, fakat; davacının 1979 – 1985 yılları arasında yapılan seçimlerde oy kullandığının tespit edildiği, Cumhuriyet Savcılığınca son olarak zamanaşımı nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda; davacının davalı Kurum’a 1980 yılında intikal eden bildirge ile 14.11.1980 tarihi itibari ile tescil edildiği, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde; davacının 1979 – 1985 yılları arasında yapılan seçimlerde oy kullandığının tespit edildiği, oda seçimlerine ilişkin listelerde adının bulunduğu dikkate alındığında, davacının 14.11.1980 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında yapılan tescilinin geçerli olduğunun kabulünün gerekeceği göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının oda kaydının varlığının ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 14.11.1980 tarihininden itibaren başladığının kabulü ile yaşlılık aylığı talebini de buna göre değerlendirerek sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temiyz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.