Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/16776 E. 2017/2661 K. 03.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16776
KARAR NO : 2017/2661
KARAR TARİHİ : 03.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 1994/Nisan – 10.04.1995 tarihleri arasında ve 08.08.1995 tarihinden dava tarihi olan 26.04.2010 tarihine kadar çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın husumet yönünden reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 03.12.2015 tarih ve 2015/20316 E, 2015/21726 K sayılı kararı ile; davalı … Kooperatifine husumet yöneltilebileceği gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak; davacının 01.04.1994 – 01.04.1995 tarihleri arasındaki hizmetinin kabulü ile prime esas kazancının dönemin asgari ücretlerinin olduğuna, davacının 08.08.1995 – 26.04.2010 tarihleri arasındaki hizmetleri yönünden davanın kabulü ile prime esas kazancının dönemin asgari ücretlerin olduğuna, davacı 01.04.1995 – 08.08.1995 tarihleri arasında başka bir işyerinde çalışmış olduğundan bu döneme ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına davalı … tarafından işe giriş bildirgesi düzenlenmediği ve davalı Kurum’a bildirilen çalışma da bulunmadığı, davacının dava dışı işyerinden; 10.04.1995 tarihinden itibaren 20 gün, 1995/2. dönemde 85 gün ve 1995/3. dönemde 13 gün olmak üzere davalı Kurum’a çalışmalarının bildirildiği, davalı Kurum tarafından; Kooperatifin tescilinin olmadığının bildirildiği, ancak mahkemece zabıta araştırması ile Kooperatifte 1994/Nisan ayından beri çalışan kişilerin tespiti hususunda yazılan yazıya verilen cevapta; belirtilen tarihten beri kooperatifte …’in çalışığının, bu kişinin kooperatifin yazıhanesinde durduğunun ve kendi sigortasını kendisinin yatırdığının tespit edildiğinin bildirildiği, bu kişinin dinlenilmediği, davacı tanığı olarak dinlenilen ve Yargıtay’ca onanarak kesinleşen mahkeme kararı ile davalı Kooperatifte 2002 – 2010 yılları arasında çalıştığı kesinleşen … tarafından; kendisinin de davalı işyerinde değnekçi olarak çalıştığının, kendisi davalı işyerinde çalışmaya başladığında davacının çalışmakta olduğunun, davalı Kooperatife bağlı olarak 3 kişinin değnekçilik yaptığının beyan edildiği, davalı tanıkları olarak dinlenilen minibüs şoförleri ve kooperatif üyeleri tarafından ise; davacının 5-6 yıldır çalıştığını ve ücretinin şoförlerin gönlünden kopan miktarlara göre verildiğinin beyan edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum’ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa’da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum’a vermesi gerektiği Yasa’nın 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelik’te sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Yasa’nın 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum’un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum’un Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanun’un beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Somut olayda; davacının 1995/3. döneminde 13 gün dava dışı bir işyerinden çalışmalarının bildirildiği, bu nedenle bu tarihten önceki dönemin hak düşürücü süreye uğrayacağı göz ardı edilerek, ayrıca; davacının bu tarihten sonra tespitine karar verilen çalışmaları hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya konulmadan, yetersiz tanık beyanları ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının 1995/3. dönemdeki çalışmasının sona erdiği tarihi tespit ederek, bu tarihten önceki dönemin hak düşürücü süreye uğrayacağını dikkate almak, daha sonra; zabıta tarafından davalı Kooperatifte talep edilen dönemde çalıştığı bildirilen…’i dinlemek, davalı Kurum’dan sorularak ve zabıta marifeti ile davacının çalıştığını beyan ettiği işyerine komşu işyeri sahipleri ile bu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş kişileri tespit ederek dinlemek ve böylece toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan 10 …’ne iadesine
03.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.