Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/16731 E. 2017/3773 K. 09.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16731
KARAR NO : 2017/3773
KARAR TARİHİ : 09.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı, kesilen aylığın yeniden bağlanmasına, ödenen aylıkların geri istenmesi yönündeki Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının Kurum tarafından muvazaalı boşanma gerekçesi ile kesilmiş bulunan yetim aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ve Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Dairemizin 11/12/2014 tarihli, 2014/22070 E. 2014/26979 K. Sayılı bozma ilamı üzerime Mahkemece, davacının davasının kabulü ile davalı Kurumun davacının aldığı yetim aylığının kesilmesine ilişkin işleminin iptaline karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen davacıya müteveffa babası üzerinden 01/05/2001 tarihinden itibaren hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı bağlandığı, 22/12/2011 tarihli Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu raporunda davacı ve boşandığı eşinin kimlik paylaşım sisteminde aynı adreste kayıtlı olduğu ve komşular ile mahalle muhtarı ile şifaen görüşüldüğü ve davacı ve eski eşinin yıllardır aynı adreste yaşadıkları ve boşanma olayından haberdar olmadıkları yönünde beyanda bulundukları ancak yazılı ifade verme konusunda kimsenin ikna edilemediği tespitlerine yer verildiği gibi tarafların oğlu olan …’ın imzalı beyanına başvurulduğu, … beyanında hasta olan annesi davacı …’u babası ….’ın hastaneye götürdüğünü, babası ve annesi ile aynı adreste yaşadıklarını ancak ev içinde odalarının ayrı olduğunu beyan ettiği, davacının eski eşi ….’ın Kurum memuruna verdiği 01/11/2011 tarihli ifadesinde aynı avlu içerisinde farklı iki ev içinde yaşadıklarını beyan ettiği, Mahkemece yapılan keşifte aynı avlu içerisinde iki farklı girişi bulunan tek katlı binada farklı girişleri bulunan evler gösterilmiş ise de, boşanan iki insanın birlikte hastaneye gitmelerinin ve aynı binada yaşamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09/05/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET KARARI
Dava, davacının Kurum tarafından muvazaalı boşanma gerekçesi ile kesilmiş bulunan yetim aylığının yeniden bağlanması ve Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
5510 sayılı Kanunun 56/2. Maddesinde “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocuklarına bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar 96.madde hükümlerine göre geri alınır” denilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 56/2.maddesinde düzenlenen “fiilen birlikte yaşama” olgusunun Kurum müfettiş, denetim raporları ve yargılama aşamasında hiçbir şüpheye yer verilmeyecek şekilde kanıtlanması/ortaya konulması gerekir.
Anadoluda halen aynı bahçeye/avluya kapıların açıldığı müstakil ikametgahların olduğu bilinen bir gerçekliktir. Somut olayda da davacı tanık beyanları, mahkemece toplanan diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı ve boşandığı eşinin aynı avluya kapıları açılan farklı evlerde oturdukları anlaşılmakta, salt davacının oğlunun o gün hasta olması nedeniyle davacının oğlunun istemi üzerine, hasta olan davacıyı, davacının boşandığı eşinin hastaneye götürmesi “birlikte yaşama”ya karine olamaz.
Mahkeme gerekçesinde delillerin değerlendirilmesi usul ve yasaya uygun olup, Anayasal hak olan sosyal güvenlik hakkının ortadan kaldırılması ancak her türlü şüpheden uzak kesin delillerle mümkün olabilir. Davacının boşandığı eşi ile “birlikte yaşadığı” olgusu her türlü şüpheden uzak ortaya konulamaması nedeniyle sosyal güvenlik hakkı şüphe karinesi ile ortadan kaldırılamayacağından Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.