Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2016/16597 E. 2017/3733 K. 08.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16597
KARAR NO : 2017/3733
KARAR TARİHİ : 08.05.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Asıl ve birleşen davanın davacısı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre; davacının tüm, davalıların ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi tabeline ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulü ile 104.741,50TL maddi tazminatın ve birleşme kararı verilen dosya talep olunan manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 35.000TL manevi tazminatın 26.08.2007 gününden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
1-Dosya kapsamından, davacının iş kazası sonucu %36 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde %20 oranında davacı kusuru bulunduğu, hesap bilirkişisi tarafından asgari ücret ve emsal ücret araştırması üzerinden (asgari ücretin 1.5 katı ile) iki seçenekli rapor tanzim edildiği, mahkeme tarafından emsal ücret üzerinden değerlendirme yaptığı, montaj işçisi olan kazalı davacının 11.07.2007 günü davalı iş yerinde çalışmaya başladığı ve kazanın 26.08.2007 tarihinde gerçekleştiği, iş yeri dosyasında imzalı ücret bordrolarının bulunduğu, davalı işveren vekili tarafından …. kayıtlarına ve maaş ödemelerine rağmen emsal ücret üzerinden karar verilmesine itiraz edildiği ve bunun temyiz konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının, maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, davacının kıdemi, ….prim ödemeleri ile işveren dosyasında bulunan imzalı ücret bordrolarına göre 600,00TL ücret ile çalışması, davacının yaptığı işe uygun olup, bu miktar üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, mahkeme tarafından davacı iddialarına ve emsal ücret araştırmasına göre davacı gelirinin kabul edilmesi ve zarar hesabında bu ücretin dikkate alınması hatalı olmuştur.
2-Dosyadaki hesap bilirkişi raporunda, davacı sigortalıya bağlan peşin sermaye değerli gelirin tümü üzerinden, ….tarafından rücu edilebilecek kısmının maddi zarardan indirildiği anlaşılmaktadır.
Ancak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Adalet Komisyonu’nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.
Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, iş kazası nedeniyle davacıya bağlanan gelirlerdeki ilk peşin sermaye değerinin, ….tarafından rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekirken, yazılı şekilde fazla indirim yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, imzalı ücret bordrolarında belirtilen ve yapılan işe uygun olan 600,00TL aylık ücrete göre hesaplama yapılması, ilk peşin sermaye değerli gelirin kurumdan sorulması üzerine kusura isabet eden kısmın indirilmesi neticesinde maddi tazminata karar verilmesi, usulü müktesep hakkın gözetilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 08.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.