Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/8859 E. 2015/19323 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8859
KARAR NO : 2015/19323
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ : Bakırköy 30. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2014
NUMARASI : 2013/84-2014/325

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi D S tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve temyizin kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, 02.10.2009 tarihindeki iş kazasında vefat eden Y.. A..’ın yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş Z.. A.. için 209.945,84-TL, davacı çocuk B.. A.. için 29.300,12-TL, davacı anne Ş.. A.. için 86.497,35-TL, davacı kardeş S.. A.. için 30.050,87-TL, davacı kardeş C.. A.. için 23.273,93-TL, davacı kardeş U.. A.. için 11.414,29 -TL, davacı kardeş B.. A.. için 4.332,93-TL, davacı kardeş A.. A.. için 2.668,86-TL maddi tazminatın yine davacı eş Z.. A.. için 30.000,00-TL, davacı çocuk B.. A.. için 20.000,00 TL, davacı anne Ş.. A.. için 25.000,00 TL, davacı kardeşlerden B.. A.., U.. A.., S.. A.., C.. A.., A.. A.. ve S.. A.. için aynı ayrı 5.000,00’er-TL manevi tazminatın, diğer davacı kardeşler D.. Ş.., H.. B.. ve Hacer Boztaş için ise ayrı ayrı 3.000,00’er-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02.10.2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm halinde, hak sahibi olan eş, çocuklar, ana ve baba destekten yoksun kaldıklarından 818 sayılı Borçlar Yasasının 45/2. ve 332/2. maddelerine göre maddi zararlarının giderilmesini isteyebilirler. Borçlar Yasasının 332. maddesi; “işçinin ölümü halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı isteyebilecekleri tazminat akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur” hükmüne yer verdiğinden, bu davalar da işçinin iş göremezlik nedeniyle açtığı tazminat davası gibi çözümlenir.
…/…
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin maddi tazminat davalarının dayanağına 53.maddesinde yer vermiştir. 818 sayılı Borçlar Yasasının 45. maddesi içeriğine göre, maddedeki dilin sadeleştirilmesi dışında bir değişiklik yoktur. 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasasında, eski Yasanın 332. maddesine karşılık gelmek üzere 417. maddeye yer verilmiştir. Özetle; işveren işçinin sağlığını korumak için İş Yasasının 77. maddesinde sayılan önlemlere benzer önlemleri almak durumundadır. İşçinin, işverenin gerekli önlemleri almaması sonucu ölmesi durumunda, işçinin desteğinden yoksun kalanların tazminat davaları, sözleşmeye aykırılıktan doğan tazminat davalarındaki sorumluluk hükümlerine tabi olacaktır. Madde gerekçesinde, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tabi olunan zamanaşımı süresinden (yeni Yasanın 145. maddesine göre 10 yıl) hak sahiplerinin de yararlanmalarının amaçlandığı açıklanmıştır.
Ana ve babanın, 4958 sayılı yasadan önce yürürlükte bulunan 506 sayılı yasanın 24. maddesine göre, iş kazası kolundan gelir almaları için sağlıklarında ölen çocuğun sürekli biçimde yardımından yararlanıyor olmaları gerekmekteydi. 4958 sayılı yasada yapılan değişiklikle, 506 sayılı yasanın 24. maddesinde yer alan “geçimi sigortalı tarafından sağlanan” ibaresi madde metninden çıkartılarak yerine, “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir ve aylık almayan” ana ve babasına aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir. 5510 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 34. maddesi hükümleri dikkate alınacaktır. Sigortalının ana ve babasına iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü nedeniyle sigortalının eş ve çocuklarından artan pay bulunması halinde gelir bağlanır. Diğer koşullar da; diğer çocuklardan hak kazanılan aylıklar dışında gelir ve aylık almamaları ve asgari ücretin net tutarından az gelirlerinin bulunmasıdır. Ana ve babanın yaşları 65 ten büyükse eş ve çocuklardan artan hisse olup olmadığına bakılmaksızın aylık bağlanır. Ana ve babaya Kurumun gelir bağlamamasına rağmen tazminat davası açılması durumunda bu husus bir ön sorundur. Tazminat davasının sonuçlandırılması için ana ve babaya gelir bağlanıp bağlanmayacağı hususunun kesin olarak ortaya konulması gerekir. Bu tür tazminat davalarında Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının hükmolunacak tazminattan indirilmesi gerekmektedir. Bu yön göz ardı edilirse kendilerine gelir bağlanmadan dava açan ana ve babanın davalı işverenden veya üçüncü kişilerden tazminat tahsili sonrasında başvuruları üzerine Kurumca kendilerine gelir bağlanması halinde Kurumun bu kişilere(işveren veya üçüncü kişilere) rücusu ile mükerrer tahsil söz konusu olabilecektir.
Bu önsorun, ana ve babaya SGK aleyhine kendilerine iş kazası ölüm sigorta kolundan gelir bağlanması yönünde dava açmaları için önel verilerek çözülmelidir. Gelir bağlanması durumunda, maddi tazminat hesaplanarak bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmı düşüldükten sonra bakiye zarar var ise tazminat olarak hüküm altına alınması gerekirken gelir bağlanmaması durumunda ise destek söz konusu olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Murisin sağlığında geçimini sağlamadığı ana ve babasına da gelir bağlanabilecektir. Bu durumda, İş Mahkemesi bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerini hesaplanan zarardan düşmesi gerektiğinden aylık bağlama koşulları var ise davacı ana ve babaya gelir bağlatması için yine önel verecektir. İş Mahkemesi davacı ana ve babanın sosyal güvenlik kurumlana tabi çalışmaları bulunup bulunmadığını, buralardan 2022 sayılı yasa hariç olmak üzere gelir ve aylık alıp almadıklarını araştırmalıdır. Yapılan araştırmada, ana veya babanın sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmamaları, buralardan gelir veya aylık almamaları durumunda hak sahibi olarak iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm nedeniyle gelir bağlanacağından, davacı ana veya babaya kuruma başvurmak, gerektiğinde dava açmak üzere önel verilmesi gerekir. Ana veya babanın sosyal güvenlik Kurumlarına tabi çalıştıklarının
…/…
– veya 2022 sayılı yasa dışında buralardan gelir veya aylık aldıklarının anlaşılması halinde, mahkemenin bu öneli vermeden doğrudan maddi tazminat davasının reddine karar vermesi mümkündür. Bu önelin verilmesinin zorunlu olmasının sebebi hesaplanan tazminattan SGK’ca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin resen düşülmesi gereğidir. Ancak gelir bağlanmaması durumunda, gelir ve aylık bağlamama nedeni, ana veya babanın sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları veya bu kurumlardan aylık almaları olacağından maddi desteğe muhtaç olmadıklarından davanın reddine karar verilmelidir. Maddi tazminat isteyebilmek için, ölüm neticesi ölenin maddi yardımından mahrum kalınması gerekir. Maddi desteğin bulunmadığı hallerdeyse, ancak manevi tazminat istenebilir. Burada üzerinde durulması gereken diğer bir konu da, ana veya babaya 5510 sayılı Yasanın 34/d maddesinde yazılı “her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması” koşullarını taşımalarına karşın, 5510 sayılı Yasanın 34/d maddesi hükmünün engel olması nedeniyle gelir bağlanmaması halidir. Anılan maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde” ana ve babaya gelir bağlanır. Eğer ana veya babaya salt bu nedenle gelir bağlanmamışsa, ölen sigortalının desteğinden yoksun kalmadıkları anlamı çıkmaz. Ölenin hiçbir geliri ve sosyal güvencesi olmayan ana veya babasına da gelirinin bir kısmı ile destek olacağının kabulü ile maddi tazminata hükmolunması gerekir. Ancak, bu durumda SGK tarafından gelir bağlanmadığından gelirlerin peşin sermaye değerinin düşülmesi de mümkün değildir. Kardeşlerin de birbirlerine destek olmaları mümkündür. Ancak, kardeşin gerçek destekliğinden bahsedebilmek için öncelikle ölenin gelirinin yeterli olması diğer bir ifade ile desteğin refah halinde bulunması ve bunun davacılarca ispatlanması gerekir.
Bunun yanında iş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davalarında hak sahiplerinin maddi zararının hesaplanması için kazalı işçinin gerçek ücretinin esas alınması koşuldur. Öte yandan, gerçek ücretin ise işçinin kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, iş yeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olaya geldiğimizde, davacı anne ile kardeşlerin maddi tazminat talepleri(desteklik talepleri) bakımından eksik araştırma ve hatalı nitelendirme ile karar verildiği yine hak sahibi davacıların maddi zararlarının hesaplanması için esas alınması gereken kazalı ücreti noktasında yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Söyle ki; yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere desteklik kavramı hukuki bir ilişkiyi değil, fiili bir durumu ifade eder. Bu yönüyle ne hısımlığa nede yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanmaz. Fakat bu durum ölüm halinde sigortalının yakınlarının kayıtsız ve şartsız onun desteğinde olduğu şeklinde de yorumlanamaz. Hele kardeşlerin birbirlerine destekliğinden bahsedebilmek için ölenin maddi anlamda refah içinde olduğunun ispatlanması gerekir. Olayımızda ise böyle bir durumun bulunmadığı açıktır. Zira davacılar iddiasına göre dahi 2.000,00TL net geliri olan evli ve çocuklu birinin kardeşlerine destek olacak maddi yeterlilikte olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu açıklamadan olarak işbu dosyada bir kısım davacı kardeşlerin maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı annenin maddi tazminat istemi bakımından ise yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan şekilde araştırma yapılmadan neticeye varıldığı anlaşılmaktadır ki buda doğru değildir.
Ayrıca davacılar yakını kazalının vasıflı bir işçi olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Vasıflı bir işçinin asgari ücretle veya asgari ücretin biraz üzerindeki ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği de açıktır. Fakat kazalının ücreti noktasında taraflar arasında uyuşmazlık vardır. Davacılar kazalının 2.000,00TL net ücret ile çalıştığını iddia ederken davalı işveren ise kazalının ücretinin asgari ücret olduğunu savunmaktadır. Mahkeme, yanlar arasındaki bu ihtilafa göre yargılama sırasında emsal ücret araştırması yapmışsa da sendikalı olduğu yönünde dosyada bir kayıt bulunmayan kazalının ücretine dair Yol-İş Sendikasının bildirdiği miktarın dikkate alınarak neticeye varılması da doğru olmamıştır.
Son olanak değinilmesi gereken diğer bir husus da kazalı ve hak sahiplerinin muhtemel yaşama süresinin nasıl tespit edileceğini ilişkindir. Bu noktada Dairemizin istikrar kazanmış uygulamalarında bir değişiklik bulunmayıp muhtemel yaşam sürelerinin tespitinde PMF 1931 yaşam tablosuna itibar edilmektedir. Oysa ki hükme esas alınan hesap raporunda Dairemizce kabul görmeyen TRH-2010 yaşama tablosuna göre muhtemel yaşam süreleri tespit edilmiş olup bu husus da doğru görülmemiştir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; maddi tazminat davaları bakımından davacılar yakını kazalının yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle Ç ve Ş B ile ilgili m o emsal ücret araştırması yaparak kazalının gerçek ücretini ortaya koymak. Davacı kardeşlerin ölenin desteğinde olmadığı gözetilerek maddi tazminat istemlerini reddetmek. Davacı annenin maddi tazminat istemi bakımından ise Kurumdan bu davacıya gelir bağlamama nedenini sorarak eğer Kurumun gelir bağlamama nedeni sırf artan hisse kalmaması ise bu davacının da ölenin desteğinde olduğunun kabulüne göre şimdiki gibi maddi zararını hesaplamak aksi halde ise bu davacının da maddi tazminat talebini reddetmek. Hak sahiplerinin maddi zararlarını yukarıdaki usule göre tespit olunan ücret üzerinden ve PMF 1931 yaşam tablosunu dikkate alarak yeniden hesaplatmak, ilk kararın yalnızca davalı yanca temyiz edilip bu noktada onun lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumunu da dikkate alarak yeniden karar vermekten ibarettir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.