Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/8322 E. 2016/3433 K. 03.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8322
KARAR NO : 2016/3433
KARAR TARİHİ : 03.03.2016

Davacı- karşı davalı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine,
Davalı- karşı davacı, davacının haksız aldığı ücret avansı ile sehven ödenen ikramiyenin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı- karşı davalının davasının kısmen kabulüne, davalı- karşı davacının davasının açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davacı karşı davalının tüm, davalı karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 23.737,26 TL maddi, 8.000,00 TL manevi tazminatın 01/12/2007 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının karşı davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamından manevi tazminat isteminin ıslah dilekçesi ile dile getirildiği, ıslah harcının yatırıldığı, başvuru harcının ise yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı H.M.K’nın 176 ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. Ancak, davacı peşin harç(nispi harç) yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talepte bulunur ise bu durum yeni bir ek dava olarak nitelendirilmelidir.
Somut olayda manevi tazminata ilişkin ıslah dilekçesinin, nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verilmesi ve fakat başvuru harcının yatırılmaması nedenleriyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir.
Bu açıklamalardan olarak, davacının ayrıca manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken davacının söz konusu ıslahına değer verilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı- karşı davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı- karşı davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacı- karşı davalı’ya yükletilmesine, 03/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.