Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/6961 E. 2016/3043 K. 29.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6961
KARAR NO : 2016/3043
KARAR TARİHİ : 29.02.2016

E
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işyerlerinde 1995 ile 2002 yılları arasındaki çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun’un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk

– Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa’nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa’nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının dahili davalı Ltd. Şti. işyerinde işe girdiğini gösterir 01.08.1999 tarihli sigortalı işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına girdiği ve bu işyerinde 1999/2. dönem 30 gün, 1999/3. dönem 120 olmak üzere toplam 150 gün hizmetinin bulunduğu, Muş Ticaret Sicili Memurluğu tarafından Şti.’nin 03.03.2008 tarihi itibariyle halen faal olduğunun bildirildiği, dahili davalı şirketlerin davalı M.. B.. ile yaptığı sözleşmelere ilişkin bir kısım belgelerin temin edildiği, davalı Belediyesi’nde davacıya ait bir kayda rastlanmadığı, davacı tanıklarının dinlendiği ve bilirkişi raporları alındığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı M.. B..’nın dahili davalı Ltd. Şti. ile yaptığı sözleşmeye ilişkin bir kısım belgelerin gönderilmesine karşın davacının şirkette çalışıp çalışmadığını gösterir belgeler temin edilmeden, davacının dava konusu dönemlerde çalışması olan dava dışı ‘e ait işyerinin ve . Ltd. Şti.’nin ile sözleşme ilişkisi olup olmadığı araştırılmadan, davacının davalı Belediyeden ücret alıp almadığı belirlenmeden, dahili davalı şirketlerde çalışan işçiler tanık olarak dinlenmeden, ayrıca belediye de çalışan mahkemece re’sen belirlenecek başkaca tanıklar da dinlenmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, davacının dahili davalı . Tic. Ltd. Şti.’nde çalışıp çalışmadığını gösterir belgeleri temin etmek, davacının dava konusu dönemlerde çalışması olan dava dışı ‘e ait işyeri ve Tic. Ltd. Şti.’nin ile sözleşme ilişkisi olup olmadığını araştırmak, davacının davalı belediyeden ücret alıp almadığını belirlemek, dahili davalı şirketlerde çalışan işçileri tanık olarak dinlemek, ayrıca davalı belediye de çalışan mahkemece re’sen belirlenecek başkaca tanıkları da dinlemek ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.