Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/6647 E. 2015/21924 K. 07.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6647
KARAR NO : 2015/21924
KARAR TARİHİ : 07.12.2015

MAHKEMESİ : Bakırköy 20. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2014
NUMARASI : 2013/17-2014/403

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Fırat Plastik Kauçuk San.Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 10.02.2005 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalı Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan davasının davalının olayın oluşumunda kusuru olmaması nedeniyle reddine, 25.365,20-TL maddi tazminat ile 15.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte davalılar F.. Plastik Kauçuk San. ve Tic. A.Ş. ve davalı A.. Ç.. ‘dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermiştir.
5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesine göre “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.
Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasa’ya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahli Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kululunca inceleneceği bildirilmiştir.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme öncelikle Adli Tıp Kurumu ihtisas ve giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Bunun yanında mahkemelerce kazalının maluliyet oranının tereddütsüz olarak ortaya konulması kadar eğer bu maluliyet oranında birden fazla neden etkili ise her bir nedenin mevcut maluliyet oranına katkısı açıkça ortaya konulmalıdır. Bunun aksinin kabulü davalı/davalılar aleyhine hakkaniyetsiz neticeler doğurur.
Yukarıdaki açıklamalar sonrasında somut olaya geldiğimizde, davacı kazalının sürekli işgöremezlik derecesine dair yargılama sırasında oluşan çelişki Mahkemece yukarıda belirtilen silsileye göre doğru olarak giderilmiş ve neticeten davacının mevcut hali ile %7,20 oranında sürekli işgöremezliğinin bulunduğu açık olarak ortaya konmuştur. Fakat tüm dosya kapsamındaki tedavi evrakı ile raporlardan davacının 10.02.2005 tarihli iş kazasında yaralandığı kolunun dirsek kısmında eski tarihli bir kırığın daha bulunduğunu göstermektedir. Mahkeme ise davacının %7,20 oranındaki mevcut maluliyetinde yargılama konusu olan 10.02.2005 tarihli iş kazasıyla ilgisiz “dirsekteki eski kırığın” etkisine dair şüpheleri giderilmeden davayı neticelendirmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece yeterli araştırma yapılarak karar verildiğinden söz etme imkanı bulunmamaktadır.
Bu noktada yapılacak iş, ATK Genel Kurulundan davacı kazalının mevcut %7,20 oranındaki maluliyet oranında yargılama konusu iş kazası ile ilgisi bulunmayan dirsekteki eski kırığın etkisine dair rapor alarak davacının 10.02.2005 tarihli iş kazası nedeniyle oluşan maluliyet oranını açıkça ortaya koymak, ayrıca tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
İnceleme konusu dosyada ayrıca değinilmesi gereken diğer bir husus da davalı Sağlık Bakanlığı bakımından yargı yolunun caiz olup olmadığıdır. Bilindiği üzere davalı Sağlık Bakanlığı bir kamu tüzel kişisidir. Anılan tüzel kişiliğe bağlı olarak ve kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren hastanenin eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olup; kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. Davacı tarafından ileri sürülüşü ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın Sağlık Bakanlığına yöneltilmesinin nedeni “hizmet kusurudur”. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde ise idari yargı görevlidir(2577 sayılı İYUY. m.2). Bu kapsamda somut olayda davalı Sağlık Bakanlığı hakkında yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle “usulden red” kararı verilmesi gerekirken işin esası incelenerek karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı ile davalı Fırat Plastik A.Ş. vekilinin vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 07.12.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.