Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/649 E. 2015/21252 K. 30.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/649
KARAR NO : 2015/21252
KARAR TARİHİ : 30.11.2015

MAHKEMESİ : Akçakoca Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2014
NUMARASI : 2012/327-2014/243

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, iş kazası kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Temyiz olunan 10.09.2014 tarihli ek karar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 432. maddesi gereğince kanuni temyiz süresinin geçirilmesi nedeniyle, temyiz isteminin yerel mahkemece reddine ilişkindir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur.
Bu açıklamalar doğrultusunda 03.06.2014 tarihinde tefhim edilen kısa kararda kararın gerekçesinin tefhim edilmemesi nedeniyle, temyiz süresinin tebliğden itibaren başladığının kabulünün gerektiği, gerekçeli kararın davalıya 08.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 09.09.2014 tarihinde kararı temyiz ettiği, 10.09.2014 tarihinde temyiz isteminin süreden reddine karar verildiği davalı vekilinin iş bu ek kararı da süresi içerisinde 15.09.2014 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumada, Yerel Mahkemenin davalı vekilinin temyiz isteminin reddine dair 10.09.2014 tarihli ek kararının BOZULARAK KALDIRILMASI ve davalı vekilinin asıl karara karşı temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.