Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/6203 E. 2016/1453 K. 08.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6203
KARAR NO : 2016/1453
KARAR TARİHİ : 08.02.2016

Davacı, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile kanuni gerektirici sebeplere, davalılar vekilinin temyizinin kapsamına ve özellikle davaya konu olan takip talebinde asıl alacağın takip tarihinden faiziyle tahsiline dair bir istemin, faize faiz yürütülemeyeceğine ilişkin ilkeye aykırılık oluşturmayacağı değerlendirmesine göre; davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, itirazın iptali ve inkar tazminatına ilişkindir.
Mahkemece, davalının İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2014/9871 sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’si olan 2.564,06 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İcra İflas Kanununun 67. maddesi hükmüne göre icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için diğer koşullar yanında itiraz edilen alacağın likid ve muayyen olması gerekir. Haksız fiilden(iş kazalarından) kaynaklanan maddi tazminat davalarında hüküm altına alınması gereken alacak ise her zaman için “yapılacak yargılama sonucunda mahkeme tarafından belirlenebilecek” bir miktardır. Bu nedenle bu tür davalarda alacağın likid ve muayyen olduğundan bahsetmek imkanı bulunmamaktadır.
Somut olayda, davalılar aleyhine başlatılan icra takibine konu alacağın(faiz alacağı) temelini oluşturan borç ilişkisinin haksız fiile(iş kazasına) dayandığı ve takip tarihi itibariyle bu temel borç ilişkisinin yargısal olarak kesinleşmediği açıktır. Hal böyle olunca davacının ilamsız icra takibine konu ettiği alacağın likid olduğundan giderek de icra inkar tazminatı koşulunun varlığından söz etme imkanı bulunmamaktadır.
O halde davalılar vekilinin bu hususları içeren temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı H.M.K.’nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda yapılan açıklama gereğince; 11.12.2014 tarihinde verilmekle birlikte gerekçesi 31.12.2014 tarihinde yazılan kararın 2.fıkrasında yazılı bulunan “Asıl alacağın %20’si olan 2.564,06 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” hükmünün karardan çıkarılmasına. Kararın düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine
08.02.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.