Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/5605 E. 2015/20851 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5605
KARAR NO : 2015/20851
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2014
NUMARASI : 2013/138-2014/468

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimitarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici sebeplere ve temyizinin kapsamına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, 15.11.2006 tarihindeki iş kazası nedeniyle maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı vekili 08.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını artırırken nispi temyiz harcı yanında ayrıca başvuru harcı da ödeyerek dava dilekçesinde yer almayan 80.000,00TL tutarlı manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 17.176,62 TL’nin 15.11.2006 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
H.M.K.’nın 176. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan harca tabi olan davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. Islah dilekçesinin nispi harç ve başvuru harcı yatırılarak mahkemeye verilmesi halinde artık bu dilekçenin ıslah değil ek dava dilekçesi olarak kabulü gerekir.
…/…

Dosya kapsamından, davacı vekili tarafından 08.04.2014 tarihli ıslah ile maddi tazminat miktarı artırılırken aynı zamanda yeni bir talep olarak manevi tazminat da istendiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere ıslah ile ikinci bir davanın açılması usulen mümkün değildir. Fakat davacının ıslah dilekçesi ile usulünce açılan davasına konu etmediği yeni bir talebi olur ve davacı nispi oranda alınan ıslah harcı yanında somut olayda olduğu gibi ayrıca dava açılış zamanında ödenen başvuru harcı da öderse bu kez ıslah dilekçesinin mevcut hali ile birleştirme istemli ek dava dilekçesi olarak kabulü gerekir.
Hal böyle olunca Mahkemece davacı yanca ıslah anında nispi ıslah harcı yanında ayrıca ödenen başvuru harcı da yatırılmış olduğundan ve bu nedenle manevi tazminat talebi ek dava mahiyetinde olduğundan “manevi tazminat isteminin reddi” kararı doğru olmamıştır.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
23.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.