Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/5347 E. 2016/940 K. 02.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5347
KARAR NO : 2016/940
KARAR TARİHİ : 02.02.2016

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Davacı, ait köy kantarında 24.11.1986- 01.11.2012 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de; varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının başlama ve bitme tarihlerinin net olarak belirlenmesi ve çalışmalarının tam veya kısmi süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenle bildirim dışı kaldığı gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmamıştır.
İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir. Ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin İş Kanunu’na göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu şekildeki hesaplamada gün kesirleri bir gün kabul edilir. Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Pazar günü hafta tatili olduğundan 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma olarak kabul edilmektedir.
…/….
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının sigortalı çalışmasının bulunmadığı, davalı köy tüzelkişiliğine ait işyerinin 01.05.1976 tarihlinden itibaren yasa kapsamında olduğu, tanık beyanlarının alındığı, muhtarlık defter ve kayıtlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının tesbitine karar verilen dönemde çalışıp çalışmadığı, davacının tam zamanlı mı, yoksa, (part-time) kısmi-zamanlı olarak mı çalıştığı hususunda yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, ihtilaflı dönemdeki köy muhtar ve azaları ile davacının çalışması konusunda bilgisi olabilecek köy halkı arasından resen seçilecek tanıkların yöntemince beyanlarını almak, davacıya ait şahsi işyeri dosyasını ve ücret ödemelerine ilişkin belgeler ile köy gelir gider defterleri ve ihtilaflı döneme ait muhtarlığın defter ve kayıtlarını davalı işverenden istemek suretiyle köy kantarının faaliyete geçtiği tarihi, davacının çalıştığı süre, köydeki kantar işinin ve davacının çalışmanın tam zamanlı olup olmadığı, dönemlik ise hangi dönemlerde yapıldığı ve ücret miktarı hususlarını kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit etmek, bu bağlamda mahalli bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişi ile birlikte keşif yapılarak bölge ve mevsim koşulları da gözetilerek davacının yaptığı işin sezon içinde ne kadar süreceği belirlendikten sonra davacının sezon içinde çalıştığı sürelerde ay içerisinde her gün çalışıp çalışmadığı, sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gününe karşılık olduğu hususunda bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle davacının çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise ne kadar süre çalıştığı hususlarını açıkça saptandıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.