Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/4922 E. 2015/22632 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4922
KARAR NO : 2015/22632
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/11/2014
NUMARASI : 2013/1014-2014/527

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Dava, davacının davalı işyerinde 01.12.1987- 30.12.1987 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Davanın yasal dayanaklarından biri 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.01.1970 doğumlu olduğu, 01.12.1987 tarihinde işe başladığını bildiren 21.12.1987 varide tarihli işe giriş bildirgesi bulunduğu, davacının ihtilaflı tarihte sigortalı çalışmasının bulunmadığı, davacının sigorta sicil numarasının 1987 yılı serilerinden olduğu, davalı işyerinin 07.01.1987- 07.01.1987 tarihleri 506 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu, davalı işverenin davacının çalışmasını doğruladığı, dinlenen davacı tanıklarının davalı işyerinde çalıştıklarını beyanla davacının çalışmasını
doğruladıkları anlaşılmaktadır.
Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davacı adına davalı işyerinin ihtilaflı dönemde faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını titizlikle araştırılıp açıklığa kavuşturmak, bu bağlamda, davalı işyerine ait ticaret sicil müdürlüğü ile vergi dairesi nezdinde kaydının bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılıp, tescil ve mükellefiyet kayıtlarını temin etmek, meslek kuruluşları nezdinde kaydının bulunup bulunmadığını tespit etmek, davalı işverene ait ihtilaflı dönemde iş yeri olup olmadığı var ise bu işyerinin davaya konu dönemde çalışma izni ve ruhsatı ile elektrik-su-telefon aboneliğinin bulunup bulunmadığını ilgili belediye, PTT müdürlüğünden sormak, işyeri kira ise kira sözleşmesini temin etmek suretiyle işyerinin 10.10.1983 tarihinde faal olup olmadığını belirlemek, işyerinin davalı dönemde faal olduğunun anlaşılması halinde ise dönem bordroları bulunmadığından ve dinlenen tanık beyanları yetersiz olduğundan Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, dinlenen davacı tanıklarının hizmet cetvellerini davalı kurumdan istemek, gerektiğinde işe giriş bildirgesindeki imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği de nazara alınıp gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 60/G maddesindeki “bu maddenin uygulamasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir” hükmü gereği 18 yaşından önceki çalışmalarının sadece prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği hususu bozma üzerine yürütülecek yargılama sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.