Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/3578 E. 2015/17354 K. 30.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3578
KARAR NO : 2015/17354
KARAR TARİHİ : 30.09.2015

MAHKEMESİ : Sakarya 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2014
NUMARASI : 2010/978-2014/1225

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 06.07.2005 tarihindeki iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; 85.922,21-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki öncelikli uyuşmazlık davacı sigortalının maluliyet (sürekli iş göremezlik) oranının tespiti noktasındadır.
Şöyle ki; 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesine göre “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.
Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasa’ya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahli Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kululunca inceleneceği bildirilmiştir.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme öncelikle Adli Tıp Kurumu ihtisas ve giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Bu açıklamalardan olarak somut olayda, SGK Başkanlığı Maluliyet Daire Başkanlığı ve Yüksek Sağlık Kululunca davacı sigortalının sürekli iş gücü kaybı oranı %7 olarak belirtilirken ATK 3.İhtisas Dairesinin aynı yaralanma olayı nedeniyle düzenlenen raporunda bu kez sigortalının sürekli iş gücü kaybı oranının %16 olarak belirtildiği, Mahkemece davacının sürekli iş göremezlik oranına ilişkin bu raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ATK 3.İhtisas Dairesi raporuna göre eksik incelemeyle karar verildiği anlaşılmıştır. Oysa ki davacı yararına hükmedilecek maddi ve manevi tazminatları doğrudan etkilemesi nedeniyle işçide oluşan sürekli iş göremezlik oranının 5510 sayılı Yasa’daki düzenlemeye uygun olarak hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin saptanması gerekmekte olup maluliyet oranlarına dair mevcut çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılması gereken iş; öncelikle sigortalının sürekli iş göremezlik oranında oluşan çelişkiyi yukarıda da açıklandığı şekilde ATK Genel Kurulundan son bir rapor daha alarak gidermek, ATK Genel Kurulu tarafından tespit olunan maluliyet oranının Kurumun kabul ettiği %7 oranıdaki maluliyetten farklı olması halinde bu kez Kurumun(SGK) kayıtlarını değiştirmesi noktasında ilgilisinin(ATK Genel Kurul raporu lehine olan taraf) Kuruma müracaatını sağlamak, ilgilisinin başvurusu üzerine Kurumun ATK Genel Kurulunca belirlenen bu maluliyet oranını kabul etmesi halinde davacının A.T.K Genel Kurulu tarafından belirlenen maluliyet oranına göre maddi ve manevi tazminatlar için neticeye varmak, aksi halde ( Kurumun A.T.K Genel Kurulunca belirlenecek maluliyet oranına göre işlem yapmaması halinde) ise bu kez Kurumun hak alanını ilgilendirip işbu davada Kurum taraf olmadığından S.G.K.’nın ve işverenin hasım gösterileceği maluliyetinin oranının tespit davası açması hususunda ilgilisine( ATK Genel Kurul raporu lehine olan taraf) önel vermek ve bu davadan çıkacak sonuca göre davacının maluliyet oranını kesin olarak tespit etmek, yine güncel verilere göre davacının maddi zararını yeniden hesaplatıp hesaplanan bu zarardan davacıya yargılama konusu iş kazası nedeniyle yapılan tahsisin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmını düşerek davacının Kurumca karşılanmamış maddi zararını ortaya çıkarmak, son olarak da tüm delilleri ve özellikle ilk kararın davacı tarafından temyiz edilmeyip bu noktada davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumunu da gözeterek maddi ve manevi tazminat davaları bakımından yeni bir karar vermekten ibarettir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.09.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.