Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/3279 E. 2015/21940 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3279
KARAR NO : 2015/21940
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

MAHKEMESİ : Ordu İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2014
NUMARASI : 2009/369-2014/790

Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, kesilen yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren tekrar ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava nitelikçe; davacının 3. derecede sakatlığının bulunduğu ve vergi indiriminden yaralandığından bahisle 506 sayılı Yasanın 60/C-b-2 maddesi gereğince davacıya bağlanan yaşlılık aylığının, sakatlık oranının % 40’ın altına düştüğü ve artık vergi indiriminden yararlanamayacağından bahisle Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığının durdurulduğu tarihten itibaren ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının 31.10.2017 tahsis talep tarihinde 15 yıldan fazla sigortalılığının ve 3600 günü aşkın prim ödemesinin bulunduğu ve gelir vergisi kanunun 31. maddesi kapsamında 01.11.2007 tarihinden itibaren 3. derecede sakatlık için öngörülen indirimden yararlandığı giderek 506 sayılı Yasanın 60/C-b-2 ve geçici 87/a maddesindeki koşullara sahip bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık Kurumun yaptırdığı kontrol sonucu belirlenen % 32 oranındaki sakatlık oranına ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 31/1. maddesinde; çalışma gücünün asgari % 80’ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgari % 60’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgari % 40’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılarak aynı maddenin 2. fıkrasındaki oranlarda indirime gidileceği, 31/son maddesinde ise sakatlık derecelerinin tespit şekli ile uygulamaya ilişkin esas ve usuller Maliye, Sağlık ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarınca bu konuda müştereken hazırlanacak bir yönetmelik ile belirleneceği düzenlenmiştir. Yasanın verdiği yetkiye dayanılarak Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış ve 16.07.2007 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Üstelik 30.03.2013 tarihli
Resmi Gazete’de yayınlanan en son tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükmünün 8. maddesi raporların düzenlenmesi ve özür oranının belirlenmesine ilişkin olarak özür oranlarının cetvelde bulunan oranlara göre özürlü sağlık kurullarınca belirleneceğini ifade etmektedir ve devamı maddelerinden 10. maddede özürlü sağlık kurulu raporuna itiraz başlıklı bölümde “farklı bir sağlık kurulu raporu alacak kişi en yakın farklı bir özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneye gönderilir, aynı yönde ise özürlü sağlık kurulu raporu kesinleşir. Özürlü sağlık kurulu raporlarının farklı olması durumunda, Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş olan hakem hastanelerden, kişinin ikamet ettiği yere en yakın bir hakem hastaneye, kişi yeniden muayene edilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu tanzim edilmesi amacıyla yine il sağlık müdürlüğü kanalıyla gönderilir. Hakem hastanenin özürlü sağlık kurulunca verilen kararı kesindir.” 13. maddede özürlü sağlık kurulu raporunun geçerlik süresinden söz edilmekte olup son bendinde “evvelce özürlü sağlık kurulu raporu vermiş olduğunun tespiti halinde tekrar rapor verilmez kullanım amacına uygun olarak düzenlenmiş ve bu yönetmelik hükümlerine göre alınmış olan sürekli raporlara sahip kişilerden Kurumlarca yeniden rapor istenilmez” ifadeleri yer almaktadır.
Somut olayda; davacının özürlülük oranının % 40’ın üzerinde olduğu tespit edildiğinden davacının 31.10.2007 tarihinde vergi indiriminden dolayı yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, 01.11.2007 tarihinden başlamak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı, 03.08.2009 tarihli kontrol muayenesine istinaden hastaneye sevkinin yapıldığı, Ordu Boztepe Devlet Hastanesinin 12.08.2009 tarihli raporuna göre maluliyet oranının % 32 olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine 31.08.2009 tarihli Kurum yazısı ile, davacının maluliyet oranının % 32 olduğu gerekçesi ile yaşlılık aylığının kesildiğinin belirtildiği, yargılama aşamasında alınan raporlardan Yüksek Sağlık Kurulunun 04.06.2010 tarihli raporunda, “davacının özürlülük oranının SB. Ordu Devlet Hastanesinin 05.05.2005 tarih 050000563/548 Sayılı Sağlık Kurulu raporu dikkate alındığında 18.03.1998 tarih, 23290 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Özürlülük Yönetmeliğine göre % 30 ( otuz) olduğuna, S.B Ordu Devlet Hastanesinin 12.08.2009 tarih 1249 Sayılı Özürlü Sağlık Kurulu raporu dikkate alındığında 16.07.2006 tarih, 26230 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Özürlük Yönetmeliğine göre % 32 (otuziki) olduğunun” belirtildiği, itiraz üzerinde Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan 30.11.2012 tarihli rapor ile Adli Tıp Genel Kurulundan alınan 17.07.2014 tarihli raporlarda, “davacının Total kalça protezi arızasının 18.03.2009 tarih ve 23290 Sayılı Resmi gazetede yayımlanan Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre ortopedik ve travmatolojik arızalar 35 Endoprotez arızası nedeniyle % 30 oranında özürlülüğü olduğunun, özürlülüğünün başlangıç tarihinin Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 15.10.2001 tarihli rapor tarihi olduğunun” belirtildiği anlaşılmaktadır.
193 Sayılı yasanın öngördüğü sakatlık indiriminden yararlanabilmek için bu yasada belirtilen “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin” yargılama sırasında güncellendiği ve güncel halinin 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, buna rağmen dosyadaki mevcut raporların Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin eski hali göz önünde bulundurularak hazırlandığı, davacının özürlülük durumunun 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre değerlendirilerek rapor alınması ve buna göre hüküm kurulması gerekirken, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin eski haline göre değerlendirme yaparak düzenlenen raporlara göre karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş, öncelikle en son tarihli (30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan) Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin 10. Maddesindeki prosedür uygulanarak davacının özürlülük oranını belirlemek, itiraz halinde Adli Tıp Kurumundan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması suretiyle davacının meslekte kazanma güç kayıp oranının ne olacağına ilişkin rapor alınmak, bu rapor ile Devlet Hastanesi ile Hakem Hastanesi raporları arasında çelişki olursa Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkiyi giderici rapor almak ve sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.