Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/2920 E. 2015/21389 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2920
KARAR NO : 2015/21389
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2014
NUMARASI : 2011/1075-2014/399

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Dava, davacının 15.09.2000 – 06.08.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti ile sigorta başlangıç tarihinin 15.09.2000 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının davalı işyerinde çalıştığı 01.12.2004 – 20.05.2011 döneminde kuruma bildirilmeyen sürenin 2006 yılı Eylül Ekim ve Kasım aylarında toplam 61 gün olduğunun ve bu dönemde 1.079,70 TL prime esas kazanç elde ettiğinin tespitine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Somut olayda;Şti. adına tescilli 1003715 sicil numaralı işyerinin 08.07.1994 tarihinden itibaren, Şti. adına tescilli 1064086, 1064087 ve 1064090 sicil numaralı işyerlerinin ise 24.03.2005 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında olduğu, Şti. adına tescilli 1003715 sicil numaralı işyerinden 01.12.2004 tarihinde, Şti. adına tescilli 1064087 sicil numaralı işyerinden 24.03.2005 tarihinde, 1064090 sicil numaralı işyerinden 23.11.2006 ve 28.05.2010 tarihlerinde ve 1064086 sicil numaralı işyerinden de 01.02.2007 tarihinde işe giriş bildirgelerinin verildiği ve buna bağlı olarak çalışmaların Kuruma bildirildiği, ihtilaflı dönemde Mart 2005 – Eylül 2006 arasında 1064087 sicil numaralı Tic. Ltd. Şti., Kasım 2006 – Aralık 2008 arasında da 1064090 sicil numaralı Ltd. Şti. işyerlerine ait imzalı ücret hesap pusularının olduğu, buna göre hüküm altına alınan Eylül 2006 döneminde davacının 21 gün, Kasım 2006 döneminde 8 gün çalışmalarının görüldüğü, imzalı ücret bordrolarının varlığına rağmen imzalı ücret bordrolarına göre eksik bildirilen aylara ait çalışmaların da tamamlandığı anlaşılmıştır.
…/…

Gerçekten, davacının, işyerindeki bir kısım çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Davalı işveren tarafından ibraz edilen ücret bordrolarına göre, 2006 yılı Eylül ve Kasım aylarında davacının çalışmaları eksik bildirildiği halde Mahkemece bu bordrolardaki imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı sorulmadan ve gerekirse imza incelemesi yaptırılmadan bu dönemler yönünden 30 güne tamamlayacak şekilde çalışmaya hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca davalı işverene ait birçok işyeri olması karşısında, davacının çalışmasının bu işyerlerinden hangisinde, hangi tarih aralığında olduğunun ayrı ayrı ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde karar verilmemesi hatalı olmuştur.
Öte yandan, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen fıkrada, 5510 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi hariç olmak üzere dava açılmadan önce Kuruma başvurulmasının zorunlu olduğu, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir. 6552 sayılı Kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında sunulan kanun teklif gerekçesinde 54. maddede 5510 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik mevzuatı uygulamasından kaynaklanan davalarda, dava açılmadan önce Kuruma müracaat şartı getirildiği ve yargı yoluna başvurulmadan önce idari aşamada uyuşmazlıkların çözümlenmesinin amaçlandığı, diğer taraftan hizmet akdi nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile sigortalılar tarafından işveren aleyhine açılan davalarda dava, Sosyal Güvenlik Kurumuna re’sen ihbar edilerek Kurumun bu davalarda artık davalı taraf olmaktan çıkarılması, ihbar üzerine davaya davalı yanında fer’i müdahil olarak katılması, davalı taraf başvurmasa dahi kanun yollarına başvurabilmesinin hedeflendiği belirtildikten sonra, Kurum bu davada taraf olmayıp fer’i müdahil olacağı için dava sonucu verilen kararda Kurum aleyhine yargılama giderlerine hükmolunmayacağı ifade edilmiştir. Kanun teklifinde “7 nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü Geçici 3. madde olarak öngörülmüşken Kanunun TBMM tarafından kabulü aşamasında anılan maddeye yer verilmemiştir. Şu durumda, 6552 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan davalarda da bu maddenin uygulanacağına dair bir geçiş hükmüne kanunda yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Davanın 6552 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığı, daha sonra yürürlüğe giren Kanunun konuya ilişkin geçiş hükmü içermediği ve hatta kanunun Mecliste görüşülmesi aşamasında bu yöne ilişkin düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmediğinin anlaşılması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açıktır.
Yapılacak iş, Kurumun iş bu davada feri müdahil değil davalı olduğunu kabul etmek, imzalı ücret hesap pusulalarının olduğu Eylül ve Kasım 2006 dönemlerine ait imzalı ücret hesap pusulalarındaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığını davacıya sormak, davacının imza inkârı halinde bu imzalı hesap pusulalarındaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığına dair imza incelemesi yaptırmak, imzanın davacının eli ürünü olması halinde imzalı ücret hesap pusulalarında yer alan süre kadar aksi halde tespit edilen duruma göre ve açıkça infazı kabil olacak şekilde çalışmaların işverene ait hangi işyerinde geçtiğini belirterek karar vermekten ibarettir.
…/…

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, feri müdahil Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.