Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/2764 E. 2015/21619 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2764
KARAR NO : 2015/21619
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/10/2014
NUMARASI : 2013/116-2014/566

Davacı, 28/12/2012 tarihi itibariyle kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanmasını ve bu tarihten itibaren ödenmeyen yaşlılık aylığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının yaşlılık aylığının kesilmesine ve davacıya yersiz ödeme çıkartılmasına ilişkin Kurum işleminin iptali ile davalı Kurumun herhangi bir alacağının bulunmadığının tespiti, davacının 28/12/2012 tarihi itibariyle kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanması ve bu tarihten itibaren ödenmeyen yaşlılık aylıklarının işleyen faiziyle birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 18/01/2012 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, 01/02/2012 tarihi itibariyle 600 gün askerlik borçlanması, 1772 gün SSK hizmeti ve 5236 gün Bağ-Kur hizmeti olmak üzere toplam 7608 gün üzerinden davacıya SSK kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurum tarafından davacının son 7 yıllık sigortalılık süresi içinde 1173 gün 4/a kapsamında sigortalılığının olması sebebiyle aylık şartlarının oluşmadığı belirtilerek aylığının başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiği ve 01/02/2012-21/12/2012 tarihleri arasında ödenen aylık miktarlarının davacı adına yersiz ödeme olarak kaydedildiği, davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına esas sigortalılık süreleri bakımından herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun “Aylığı Bağlayacak Kurum” başlıklı 8/1. maddesinde “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.” hükmü yer almaktadır.
Bu maddeye göre değerlendirme yapılıp aylık bağlanacak Kurum belirlenirken son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurumun tespit edilmesi gerekmektedir, yani geriye dönük 2520 prim ödeme gün sayısı içinde 1260 veya daha fazla prim ödeme gün sayısının hangi sigortalılık kapsamında geçtiği tespit edilerek aylık bağlanacak Kurum belirlenmelidir.
…/…

Somut olayda; davacının 01/09/2008-16/01/2012 tarihleri arasında 1173 gün SSK kapsamında prim ödeme gün sayısının bulunduğu ve 29/09/1993-02/11/2006 tarihleri arasında da 3842 gün Bağ-Kur kapsamında prim ödeme gün sayısının bulunduğu, buna göre son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan sigortalılık süresinin Bağ-Kur kapsamında geçtiği, 1260 prim ödeme gün sayısını ilk olarak Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında tamamladığı anlaşıldığından yaşlılık aylığı koşullarının da 1479 sayılı Kanunun geçici 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken mahkemece tahsis talep tarihinden 7 yıl geriye gidilerek 18/01/2005-18/01/2012 tarihleri arasındaki SSK sigortalılık süresinin fazla olduğu ve davacıya SSK kapsamında aylık bağlanması gerektiği belirtilerek Kurum işleminin iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yapılacak iş, davacının mevcut sigortalılık sürelerine göre 1479 sayılı Kanunun geçici 10. maddesi kapsamında yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığını değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.