Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/22399 E. 2016/7108 K. 21.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/22399
KARAR NO : 2016/7108
KARAR TARİHİ : 21.04.2016

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası neticesinde uğranılan cismani zarar nedeniyle davacının maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalı şirketin çalışanı olmadığı, diğer davalının ise, işveren konumunda olmadığı ve işveren vekili sıfatı da taşımadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, gerçek işverenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/1 maddesine göre “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.”
4857 sayılı Kanun’un 77/1 maddesine göre ” İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.”
İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği önleminin alınmaması sonucu oluşan maddi ve manevi zararı gidermekle yükümlü olup; işverenin bu yükümlülükten kurtulmak amacıyla gerçekte işveren olmayan gerçek veya tüzel kişileri kayden işveren olarak göstermeleri halinde gerçek işveren belirlenerek maddi ve manevi zarardan sorumlu tutulmalıdır. Zira, gerçek işverenin sorumluluktan kurtulmak amacıyla muvazaalı (danışıklı) olarak gerçekte işveren olmayan gerçek veya tüzel kişileri kayden işveren olarak göstermeleri işçi yönünden herhangi bir sonuç doğurmaz.

Somut olayda davacı, dava dışı … E.S.’nin Fas’taki işyerinde çalışırken iş kazası geçirdiğini iddia etmektedir. Temyize konu tazminat davasında davalı şirket … Holding A.Ş. ve ihbar olunan şirket …olup, her iki şirketin ticaret sicil kayıtları celbedilerek birbirleri arasında ve davalı şirket ile ortaklık veya organik bağ olup olmadığı yeterince araştırılmamıştır.
Dava dosyasında bulunan ve davacının aldığı ücrete ilişkin hazırlanan bordrolarda, davacının bordroya itirazını … İnşaat ve Tesisat A.Ş.’ nin (…) İnsan Kaynakları Koordinatörlüğü’ne bildirmesi istenmiştir. Bu durumda, davacının ücretini kimden alığı, gerçek işverenin kim olduğu ve belirlenecek bu şirketin davalı şirket ile irtibatı olup olmadığı etraflıca araştırılmamıştır. Diğer taraftan sözleşme taraflar arasında kurulmuştur. Yurt dışı mevzuat gereğince aracı şirketlerce ihale alınmış olması taraflar arasındaki iş ilişkisini ortadan kaldırmaz.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı şirket ile davacının işvereni olan şirket arasında hukuki veya fiili bağ olup olmadığı yeterince araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın husumetten reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yine dava dosyasında bulunan yurtdışı iş sözleşmesi diğer davalı … tarafından işveren vekili olarak imzalanmıştır. Bu davalı yönünden de verilen pasif husumet yokluğu kararı yerinde değildir. Zira iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında; iş kazasında kusuru olduğunun tespiti halinde, işveren vekili de, işveren yanında zarardan sorumlu olacaktır. Dava dosyasında davalının gerçek işveren vekili olup olmadığı ve kazada kusuru olup olmadığı yönünde bir araştırma da yapılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; davalı şirket ile davacının işvereni olan dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtları celbedilerek, sermaye ve ortakları tespit edildikten sonra, varsa devir sözleşmeleri üzerinde gerekli araştırma yapılarak her iki şirketin arasında; hukuki ve fiili bir organik bağ olup olmadığı tespit edilmeli, işyerlerinden işyeri dosyaları ile birlikte sözleşme ve diğer belgeler getirtilmek suretiyle aralarında alt-üst işveren ilişkisi olup olmadığı ve diğer davalı yönünden de işveren vekilliği ve kusur durumu araştırılarak, tarafların sorumluluğu konusundaki uyuşmazlığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde sübuta erdirmekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.