Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/2178 E. 2015/20349 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2178
KARAR NO : 2015/20349
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2014
NUMARASI : 2014/366-2014/493

Davacı, 08/11/2013 tarihli itirazın kısmen reddine ilişkin Kurum kararının iptaline, M…T… ve T… D…..isimli kişlere işe giriş bildirgesi düzenlenmesi ve 2013/5 aylık prim hizmet belgesinin düzenlenmesi kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davalı Kurum tarafından 08/11/2013 tarihli itirazının kısmen reddine ilişkin kararının iptali ile M…T. ve T.. D… isimli kişiler ile ilgili 23/05/2013 tarihli işe giriş bildirgesi düzenlenmesi ve 2013/5 aylık prim hizmet belgesinin düzenlenmesi kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece ; “İlgili kurumun düzenlemiş olduğu yazılı belgelerin aksi ancak aynı mahiyette yazılı belgelerle ispatlanacağından davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davada taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı, davacının savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasındadır.
6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukuki dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hakime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
…/…

Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın ön incelemenin kapsamı başlıklı 137. maddesinde; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve duruşma günü verilemeyeceği belirtilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; zabıta tarafından yapılan 23/05/2013 tarihli denetimde davacıya ait 1019423 sicil sayılı işyerinden M…. K….. ve T….. T……..un kayıt dışı çalışmalarının tespit edildiği tutanağa bağlanmak suretiyle Kurum’a bildirildiği, Kurum’un 18/09/2013 tarih ve 3417494 sayılı yazısı ile kayıt dışı çalışanlara ait 23/05/2013 tarihli işe giriş bildirgesi ile 2013/5 inci aya ait asıl aylık prim hizmet belgesinin 5510 sayılı Yasa’nın 86 ıncı ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’ne istinaden düzenlenerek 30 gün içinde Kurum’a sunulmasının davacı A.. F..’tan talep olunduğu, davacının 08/11/2013 tarihinde Kurum işlemine yönelik itirazda bulunduğu, Kurum’un 24/01/2014 tarihli yazısı ile davacının itirazının reddolunduğu, Mahkemece 04/11/2014 tarihli ön inceleme duruşmasında yazılı şekilde hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davanın sigortalılar M… K…. ve T….. T.’un hak alanını doğrudan ilgilendirmesi nedeniyle sigortalı M..K… ve T….. T…’un taraf haline getirilerek usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bununla birlikte, Mahkemece 04/11/2014 tarihli ön inceleme duruşmasında davacının savunma hakkını kısıtlar şekilde davacı tarafın gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi de isabetsiz olmuştur. Hal böyle olunca usulünce taraf oluşturulmadan, tarafların göstereceği deliller toplanmadan Mahkemece ön hazırlık duruşmasında davacı tarafın savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, Mahkemece usulüne uygun şekilde taraf teşkilini sağlamak, işin esasına girilerek bildirilen deliller toplamak ve çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.