Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/21460 E. 2016/2697 K. 23.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21460
KARAR NO : 2016/2697
KARAR TARİHİ : 23.02.2016

Davacı, ortağı olduğu Şti’nin 31/12/2009 tarihi itibariyle vergi kaydının terkin olduğuna ve bu nedenle prim borcunun bulunmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, İl Müdürlüğü’nce davacıya bildirilen Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilmesi hakkında yapılan işlemin iptali ve borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının ortağı olduğu şirketlerden birinin 31/12/2004; diğerinin ise 31/12/2009 tarihinde vergi kaydının silinerek faaliyetinin sona erdiği, davacının 01/10/2008 ile 31/12/2009 tarihleri arasında SGDP prim yükümlüsü olduğu, 31/12/2009 tarihinden sonra SGDP yükümlüsü kabul edilemeyeceği, toplam 3.729,11TL dışında kalan asıl alacak ve faiz için sorumluluğu doğmakla, bu tarihlerin dışında kalan ve Ticaret Sicil kaydının devam ettiği gerekçe gösterilerek çıkarılan dönem için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya Bağ-Kur kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının Şti. şirketi ortaklığının 02/05/2000 tarihinde başladığı, bu şirketin mükellefiyet kaydının 31/12/2004 tarihinde resen terk ile sona erdiği, kaydının ise 25/09/2013 tarihinde terkin edildiği, Şti. Ortaklığının 02/05/2000 tarihinde başladığı, bu şirketin vergi kaydının 31/12/2009 tarihinde resen terk ile silindiği, kaydının ise 28/04/2014 tarihinde silindiği, davacının 01/10/2008 tarihinden itibaren SGDP yükümlülüğünün doğduğu, davacının 22.402,25 TL ana para, 3.910,45 TL işlemiş faizi olmak üzere SGDP borcu çıkartıldığı, davacının 01/10/2008 ila ortağı olduğu Şti.’nin vergi kaydının terkin tarihi olan 31/12/2009 tarihleri arası için toplam 3.729,11 TL borcunu kabul ettiği, bakiye kalan kısma ilişkin borçlu olmadığının tespitini istediği anlaşılmaktadır.
Şirket ortaklarının sigortalılığı tamamen resmi kayıtlara dayandığından bu sigortalılığın iptali ancak Yasadaki sona erme hallerinin gerçekleştiğinin kanıtlanması durumunda olanaklıdır.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasanın değişik 24. maddesine göre, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılanlar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup sigortalılar, 24. maddenin (a) bendinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen sigortalılar, ikinci grup sigortalılar ise (b), (c), (d), (e), (f), (g) bentlerinde sınırlı olarak belirtilen şirket ortağı olan sigortalılardır. Hiç kuşkusuz bir kimsenin sigortalı sayılması için ön koşul yukarıdaki bentlerin öngördüğü koşullara sahip olma ile mümkündür. Sigortalı olma ön koşullarının (a) bendi ile diğer bentler arasında belirgin farklılıklar gösterdiği madde içeriğinden anlaşılmaktadır.
Şöyle ki, 24. maddenin (a) bendi dışında kalan (b), (c), (d), (e), (f), (g) bentlerinde belirtilen sigortalılardan sayılmak için ön koşul (b), (c), (d), (e), (f), (g) bentlerinde sayılan şirketler ortağı olmak yeterlidir. Başka bir anlatımla, şirket ortaklarının zorunlu Bağ-Kur üyesi olması için 24. maddenin (a) bendinin öngördüğü koşullara sahip olmaları zorunlu değildir.
5510 sayılı Yasanın 5754 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde de sigortalı sayılanlar ile ilgili benzer bir hüküm bulunmaktadır. Söz konusu Yasanın 4/1-b maddesi, eski Bağ-Kur sigortalılığının devamı niteliğindeki sigortalılıktır. Maddeye göre; ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle basit veya gerçek usulde vergi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olanlar ve Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin tüm ortakları sigortalı olarak kabul edilir.
Söz konusu hükümler doğrultusunda, şirket ortakları yönünden Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılabilmek için limited şirket ortağı olmak yeterli olup, şirketin vergi kaydının sona ermesinin bir önemi bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacının 02/05/2000 – 25/09/2013 ve 02/05/2000 – 28/04/2014 tarihleri arasında dava dışı limited şirketlerin ortağı olduğu anlaşıldığından, söz konusu şirket ortaklığı devam ettiği sürece Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi ve SGDP kesilmesi şeklinde gerçekleşen Kurum işleminin doğru olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.