Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/1854 E. 2015/21634 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1854
KARAR NO : 2015/21634
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/09/2014
NUMARASI : 2012/194-2014/561

Davacı, emekli aylığına hak kazandığının tespitiyle ödenmeyen aylıklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Şerife Duran tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Yerel Mahkeme, davacı vekiline tefhim edilen kararı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre 8 günlük sürede temyiz etmediği gerekçesiyle 09.12.2014 tarihli Ek Kararı ile temyiz isteminin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili, 19.12.2014 tarihinde tebliğ edilen temyiz talebinin reddine dair ek kararı, 23.12.2014 tarihinde süresinde temyiz etmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur.
Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.
Hal böyle olunca davalı vekilinin mahkeme kararını 15.09.2014 tarihinde temyiz ettiği, gerekçeli kararın ise 22.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup Yasa’da öngörülen 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinin kabulü doğru değildir. Hal böyle olunca, davacı vekilinin hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından Yerel Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 09.12.2014 tarihli ek kararının bozularak kaldırılması ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
2-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.