Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/18219 E. 2015/22782 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18219
KARAR NO : 2015/22782
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/06/2015
NUMARASI : 2010/120-2015/486

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı işyerinde 09.09.1999 tarihine kadar 3 yıl çalıştığının tespitini istemiştir.
Dairemizin dava konusunun hak düşürücü süreye uğramayacağına dair bozma kararına uyularak, mahkemece, davanın ispatlanamamış olması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30/06/1999 gün 1999/21-549-555- 03/11/2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının davalı şirkete ait işyerlerinden verilmiş 01.05.1998 tarihli işe giriş bildirgesinin olduğu, hizmet cetveline göre 01.05.1998-05.08.1999 arasında davalı işyerinde sekreter olarak çalıştığı, tespit istenen dönemde başka işyerinde çalışmasının olmadığı, tespit istenen dönemde davalı işyerlerinin kanun kapsamında olduğu, davacı tanıklarıın çalışmayı doğruladığı, davalı şirketin 27.11.1997 tarihinden itibaren sağlık sigortası yaptırdığı,17.10.1996 tarihli kontratta davacının ve davalı şirketin adının yazdığı, dinlenen kamu tanıklarının bilmediklerini beyan ettiği, davacının çalışmalarını bilebilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurulmadığı, davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği, anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davalı şirketin davacı adına yaptırdığı sağlık sigortasının sürelerini ve ücretini kimin yatırdığını sigorta şirketinden sormak, varsa başka dönem içinde kayıtlı ve tarafsız bordro tanıklarını dinlemek, bordro tanıklarının bulunamaması veya beyanlarının yetersiz olması nedeniyle gerek görüldüğü takdirde Kurumdan, Belediyeden sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, bu kişilerin davacıyı tanımadığını beyan etmesi halinde davacıdan çalışmasını bilen komşu işyeri tanığı ismi istemek ve Kurumdan bu tanıkların sigorta şahsi sicil dosyasını getirtmek davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
17.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.